Evvel zaman içinde, çok fakir ve yaşlı bir çift yaşarmış adanın birinde. Eşyalarının bile zor sığdığı minicik bir evleri ve ufacık bir bahçeleri varmış. Gençlik yıllarında, her ikisi de çok çalışkanmış; hayatlarını kazanmak için her gün işe giderlermiş. Ama artık çok yaşlı ve güçsüz olduklarından, kimse onlara iş vermek istemiyormuş. Bu yüzden zor geçiyormuş yaşlılıkları.
Hele de kışları! Minik bahçelerinde kışın ne sebze ne de meyve yetiştiğinden, çok açlık çekiyorlarmış. Üstelik satıp paraya çevirebilecekleri bir varlıkları da yokmuş. Günlerden bir gün, yaşlı nine hastalanmış ve iyice güçten düşmüş. “Karnım öyle aç ki,“ diye yakınmış kocasına. “Bahçeye git de bir bak bakalım, belki pişirebileceğimiz bir şeyler bulursun,“ demiş.
Evvel zaman içinde, çok fakir ve yaşlı bir çift yaşarmış adanın birinde. Eşyalarının bile zor sığdığı minicik bir evleri ve ufacık bir bahçeleri varmış. Gençlik yıllarında, her ikisi de çok çalışkanmış; hayatlarını kazanmak için her gün işe giderlermiş. Ama artık çok yaşlı ve güçsüz olduklarından, kimse onlara iş vermek istemiyormuş. Bu yüzden zor geçiyormuş yaşlılıkları.
Hele de kışları! Minik bahçelerinde kışın ne sebze ne de meyve yetiştiğinden, çok açlık çekiyorlarmış. Üstelik satıp paraya çevirebilecekleri bir varlıkları da yokmuş. Günlerden bir gün, yaşlı nine hastalanmış ve iyice güçten düşmüş. “Karnım öyle aç ki,“ diye yakınmış kocasına. “Bahçeye git de bir bak bakalım, belki pişirebileceğimiz bir şeyler bulursun,“ demiş.