Elinizdeki bu eserde Uygur şair Mutallip Seydulla bize tıpkı deniz ona koşuyormuşçasına konuşmaktadır. Şurası gayet açıktır ki burada ona konuşan bilinen kumsal bir zemin ya yabani kavak ağacı değil, bilakis bizim yeniden betimlemeye alışmakta olduğumuz denizdir. Genellikle merkezi Asya bozkırlarında yaşamlarını sürdüren Uygurların hayatı ile deniz arasında hiçbir ilişki yokmuş gibidir. Fakat bu ilişkiyi şair Mutallip kendi şiirlerinde oluşturmaya çalışmıştır.
Biz Uygurların, özellikle Teklimakan kumsalında tevellüt etmiş olan bir Uygur şairin denizin söylediklerine kulak vermesi öncelikli olarak bize mekânsal bir değişim duygusunu yaşatmaktadır. Bu onun ait olduğu mekândan mensubu olmadığı ya da olamayacağı bir mekâna intikalini ifade eder. Bu salt bir coğrafi mekân değişiklini ifade etmez ya da onun bir kültürden ayrılıp, başka bir kültüre entegre olmasını ifade etmez. Bilakis o şairin mekân değişiminden kaynaklanan duygularının idrakteki mekân değişimini nasıl yorumladığını gösterir. Başka bir değişle o, şairin bütün değişimler sonra erdikten sonra manevi huzura kavuşma isteğine göre yeni mekândaki tanınmama, dışlanma ve yabancılaşmanın getirdiği bütün psikolojik buhranların tümünü zihninde yeninden yerleştirme çabasını gösterir.
Elinizdeki bu eserde Uygur şair Mutallip Seydulla bize tıpkı deniz ona koşuyormuşçasına konuşmaktadır. Şurası gayet açıktır ki burada ona konuşan bilinen kumsal bir zemin ya yabani kavak ağacı değil, bilakis bizim yeniden betimlemeye alışmakta olduğumuz denizdir. Genellikle merkezi Asya bozkırlarında yaşamlarını sürdüren Uygurların hayatı ile deniz arasında hiçbir ilişki yokmuş gibidir. Fakat bu ilişkiyi şair Mutallip kendi şiirlerinde oluşturmaya çalışmıştır.
Biz Uygurların, özellikle Teklimakan kumsalında tevellüt etmiş olan bir Uygur şairin denizin söylediklerine kulak vermesi öncelikli olarak bize mekânsal bir değişim duygusunu yaşatmaktadır. Bu onun ait olduğu mekândan mensubu olmadığı ya da olamayacağı bir mekâna intikalini ifade eder. Bu salt bir coğrafi mekân değişiklini ifade etmez ya da onun bir kültürden ayrılıp, başka bir kültüre entegre olmasını ifade etmez. Bilakis o şairin mekân değişiminden kaynaklanan duygularının idrakteki mekân değişimini nasıl yorumladığını gösterir. Başka bir değişle o, şairin bütün değişimler sonra erdikten sonra manevi huzura kavuşma isteğine göre yeni mekândaki tanınmama, dışlanma ve yabancılaşmanın getirdiği bütün psikolojik buhranların tümünü zihninde yeninden yerleştirme çabasını gösterir.