Rahip Anselm Grün, orta yaş bunalımı karşısında inançlarının ve yaşam tarzının sonuçlarını anlamaya çalıştığı notlarında, yalnızca din adamı bakımından değil, genel olarak herkes için geçerli bir sorunun tartışılması olanağını da yaratıyor. Tanrı probleminin, fiziksel ve ruhsal değişim koşullarında kazandığı boyutlar, acaba yalnızca dini ilgilendiren, ya da yalnızca din içinde çözülebilecek bir problem olarak mı görülmelidir, yoksa, toplumsal koşullarla sıkıca bağıntılı olarak, daha kapsamlı bir sorunun din dünyasının terimleriyle dile getirilişi olarak mı?
Anselm Grün'ün, Gustav Jung'un psikoanalitik bakımdan konuya yaklaşımıyla kendi çözüm arayışı arasında gördüğü ilişki sorununu çok özel, din adamına özgü, sınırlı bir sorun olmadığının kendisi bakımından da farkında olunduğunun göstergesidir.
Yılmaz Öner, Rahip Grün'ün çabasının arınma kavramı açısından geliştirdiği ve din dışı bir yorumun ham maddesi olarak değerlendirdiği yazısında, psikoanaliz ve mistisizm arasındaki ilişkiyi sorguluyor. Rahip Anselm Grün'ün notlarının, Yılmaz Öner'in bu çalışması ışığında okunması, yeni ve ilginç bir tartışmanın olanaklarını sağlayacaktır.
Aydın Çubukçu'nun, Anselm Grün'ü, ayakları üzerine dikerek okuma girişmesi, sorunun genel kapsamını ve içeriğini görmeyi kolaylaştırmayı amaçlamaktadır.
Jung'un ayrı bir bölüm olarak eklenmiş orta yaş bunalımı ile ilgili notları da, kitabın okunması ve tartışılması için temel öneme sahip bir referanstır. Bu kitap Türkiye'de dinin, politik bir kavram olarak güncelleştiği bir dönemde, sorunun değişik bir açıdan ve gündeme gelmeyen bir boyutuyla ele alınmasına yardımcı olacaktır.Denilebilir ki, bu kitapta sergilendiği ve tartışıldığı haliyle Anselm Grün'ün notları, orta yaş bunalımlarını yaşayan bir rahibin öyküsü olmaktan çıkmakta, dini sosyal ve psikolojik yönlerinin anlaşılması ve eleştirilmesi için bir kaynak halini almaktadır.
Rahip Anselm Grün, orta yaş bunalımı karşısında inançlarının ve yaşam tarzının sonuçlarını anlamaya çalıştığı notlarında, yalnızca din adamı bakımından değil, genel olarak herkes için geçerli bir sorunun tartışılması olanağını da yaratıyor. Tanrı probleminin, fiziksel ve ruhsal değişim koşullarında kazandığı boyutlar, acaba yalnızca dini ilgilendiren, ya da yalnızca din içinde çözülebilecek bir problem olarak mı görülmelidir, yoksa, toplumsal koşullarla sıkıca bağıntılı olarak, daha kapsamlı bir sorunun din dünyasının terimleriyle dile getirilişi olarak mı?
Anselm Grün'ün, Gustav Jung'un psikoanalitik bakımdan konuya yaklaşımıyla kendi çözüm arayışı arasında gördüğü ilişki sorununu çok özel, din adamına özgü, sınırlı bir sorun olmadığının kendisi bakımından da farkında olunduğunun göstergesidir.
Yılmaz Öner, Rahip Grün'ün çabasının arınma kavramı açısından geliştirdiği ve din dışı bir yorumun ham maddesi olarak değerlendirdiği yazısında, psikoanaliz ve mistisizm arasındaki ilişkiyi sorguluyor. Rahip Anselm Grün'ün notlarının, Yılmaz Öner'in bu çalışması ışığında okunması, yeni ve ilginç bir tartışmanın olanaklarını sağlayacaktır.
Aydın Çubukçu'nun, Anselm Grün'ü, ayakları üzerine dikerek okuma girişmesi, sorunun genel kapsamını ve içeriğini görmeyi kolaylaştırmayı amaçlamaktadır.
Jung'un ayrı bir bölüm olarak eklenmiş orta yaş bunalımı ile ilgili notları da, kitabın okunması ve tartışılması için temel öneme sahip bir referanstır. Bu kitap Türkiye'de dinin, politik bir kavram olarak güncelleştiği bir dönemde, sorunun değişik bir açıdan ve gündeme gelmeyen bir boyutuyla ele alınmasına yardımcı olacaktır.Denilebilir ki, bu kitapta sergilendiği ve tartışıldığı haliyle Anselm Grün'ün notları, orta yaş bunalımlarını yaşayan bir rahibin öyküsü olmaktan çıkmakta, dini sosyal ve psikolojik yönlerinin anlaşılması ve eleştirilmesi için bir kaynak halini almaktadır.