Felsefe açısından din, düşman değildir. Kendisini ilgilendiren ve huzursuz eden bir şeydir. Bir felsefecinin felsefe yaparken hareket edeceği ilk nokta, Sokrates'in sözleriyle Kesin olarak bildiğim bir şey varsa, o da hiçbir şey bilmediğimdir ilkesidir.
Felsefenin işi, bir şeyi kesin olarak bildiğini iddia ederek noktayı koymak ve artık kuşku ve eleştiri melekesini köreltmek değil, ele aldığı her şeyin anlamını ucu açık bir biçimde sorgulayarak daima yolda olmaktır.
Abdüllatif Tüzer, Din ve Rasyonalitede, kurumsallaşmış din ve felsefe arasındaki ilişkiye dair çarpıcı ve biraz da -belki de fazlasıyla- rahatsız edici analizlere giriyor...
Felsefe açısından din, düşman değildir. Kendisini ilgilendiren ve huzursuz eden bir şeydir. Bir felsefecinin felsefe yaparken hareket edeceği ilk nokta, Sokrates'in sözleriyle Kesin olarak bildiğim bir şey varsa, o da hiçbir şey bilmediğimdir ilkesidir.
Felsefenin işi, bir şeyi kesin olarak bildiğini iddia ederek noktayı koymak ve artık kuşku ve eleştiri melekesini köreltmek değil, ele aldığı her şeyin anlamını ucu açık bir biçimde sorgulayarak daima yolda olmaktır.
Abdüllatif Tüzer, Din ve Rasyonalitede, kurumsallaşmış din ve felsefe arasındaki ilişkiye dair çarpıcı ve biraz da -belki de fazlasıyla- rahatsız edici analizlere giriyor...