Kıssaların gayesi, insanların düşünmeleri, ibret almaları ve tecrübe kazanmalarına yöneliktir. Kur'ân-ı Kerîm'de binayet-i celile ibretli misallerle ilgilidir. Bin ayet-i celile ise kıssaları teşkil eder. Rabbimiz (c.c.) buyurur: "Andolsun onların (geçmiş peygamberler ve ümmetlerinin) kıssalarında akıl sahipleri için pek çok ibretler vardır" (Yusuf Sûresi, 111) İnsanlar olaylar üzerinde düşünecek sebeplen ve neticeleri hakkında bilgi sahibi olacaklar ve ona göre de hayatlarına yön vereceklerdir. Bundan dolayı peygamberimize ve dolayısıyla müminlere kıssaları anlatma emri verilmiştir: "Bu kıssayı anlat. Umulur ki düşünür, ibret alırlar," [Araf sûresi: 176) "Ey Peygamber! Biz sana bu Kur'an'ı vahyetmekle (geçmiş milletlerin haberlerini) en güzel bir şekilde sana anlatıyoruz." (Yusuf Sûresi, 3) Kıssa, menkıbe ve keramet olarak anlatmaya çalıştığımız olaylara bugünkü nesil öykü olarak bakmaktadır. Ama işin en güzel tarafı da anlatılanların birer ibret dersi vermesidir.
Kıssaların gayesi, insanların düşünmeleri, ibret almaları ve tecrübe kazanmalarına yöneliktir. Kur'ân-ı Kerîm'de binayet-i celile ibretli misallerle ilgilidir. Bin ayet-i celile ise kıssaları teşkil eder. Rabbimiz (c.c.) buyurur: "Andolsun onların (geçmiş peygamberler ve ümmetlerinin) kıssalarında akıl sahipleri için pek çok ibretler vardır" (Yusuf Sûresi, 111) İnsanlar olaylar üzerinde düşünecek sebeplen ve neticeleri hakkında bilgi sahibi olacaklar ve ona göre de hayatlarına yön vereceklerdir. Bundan dolayı peygamberimize ve dolayısıyla müminlere kıssaları anlatma emri verilmiştir: "Bu kıssayı anlat. Umulur ki düşünür, ibret alırlar," [Araf sûresi: 176) "Ey Peygamber! Biz sana bu Kur'an'ı vahyetmekle (geçmiş milletlerin haberlerini) en güzel bir şekilde sana anlatıyoruz." (Yusuf Sûresi, 3) Kıssa, menkıbe ve keramet olarak anlatmaya çalıştığımız olaylara bugünkü nesil öykü olarak bakmaktadır. Ama işin en güzel tarafı da anlatılanların birer ibret dersi vermesidir.