Türk edebiyatı, Tanzimat'tan sonra divan edebiyatı, halk edebiyatı ve dini-tasavvufi edebiyat olarak tasnif edilip incelenmeye başlamıştır. Bu da edebiyatların sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiği sorununu da beraberinde getirmiştir. Dini-tasavvufi edebiyat, divan edebiyatında ve halk edebiyatında olmak üzere iki koldan yürümüştür.
Bazı tarikatlar yadın kesimlerde ve şehir merkezlerinde yaygınlık gösterdiği için bu tarikat mensupları edebi ürünlerini aruz vezniyle ve divan şiiri tarzında vermişlerdir. Tasavvuf, bütün divan şairlerinin şiirlerine renk katmış, onlar tasavvufun zengin anlamlarla yüklü kelime, deyim, terim, mecaz ve alegori dünyasından büyük ölçüde yararlanmışlardır. Divan şairi için şiir ve sanat, ön sırada yer alır. Tasavvuf, düşünce ve duygu planında olup şiirin içinde erimiştir. Bir divan şairi mutasavvıf da olsa şiirinde telkinci bir hava görülmez.
Dini-tasavvufi halk edebiyatı sanatçıları, seslendikleri kitle halk olduğu için edebi ürünlerini divan ve halk edebiyatlarından aldıkları şekil, ölçü ve türlerle halk diline yakın bir dille vermişlerdir. Bunlar tam anlamıyla divan şairi ve aşık sayamayacağımız sanatçı tipidir. Bu sanatçılar da yetiştikleri çevre ve seslendikleri kitleye göre "dini-tasavvufi halk şairleri" ve "Hak aşıkları" olmak üzere iki ayrı zümre oluşturmuşlardır. Bu zümre sanatçıları dini-tasavvufi halk edebiyatını meydana getirmişlerdir.
Kitapta, dini-tasavvufi halk edebiyatı; kültürel değişim ve gelişim bakış açısıyla oluşum, gelişim, biçim, tür, üslup, içerik, nesir, terimler ve kelimeler yönüyle incelenmiştir. Ayrıca kitapta geçmişten günümüze elliye yakın şair ve bu şairlerin şiirlerinden örnekler yer almaktadır.
Türk edebiyatı, Tanzimat'tan sonra divan edebiyatı, halk edebiyatı ve dini-tasavvufi edebiyat olarak tasnif edilip incelenmeye başlamıştır. Bu da edebiyatların sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiği sorununu da beraberinde getirmiştir. Dini-tasavvufi edebiyat, divan edebiyatında ve halk edebiyatında olmak üzere iki koldan yürümüştür.
Bazı tarikatlar yadın kesimlerde ve şehir merkezlerinde yaygınlık gösterdiği için bu tarikat mensupları edebi ürünlerini aruz vezniyle ve divan şiiri tarzında vermişlerdir. Tasavvuf, bütün divan şairlerinin şiirlerine renk katmış, onlar tasavvufun zengin anlamlarla yüklü kelime, deyim, terim, mecaz ve alegori dünyasından büyük ölçüde yararlanmışlardır. Divan şairi için şiir ve sanat, ön sırada yer alır. Tasavvuf, düşünce ve duygu planında olup şiirin içinde erimiştir. Bir divan şairi mutasavvıf da olsa şiirinde telkinci bir hava görülmez.
Dini-tasavvufi halk edebiyatı sanatçıları, seslendikleri kitle halk olduğu için edebi ürünlerini divan ve halk edebiyatlarından aldıkları şekil, ölçü ve türlerle halk diline yakın bir dille vermişlerdir. Bunlar tam anlamıyla divan şairi ve aşık sayamayacağımız sanatçı tipidir. Bu sanatçılar da yetiştikleri çevre ve seslendikleri kitleye göre "dini-tasavvufi halk şairleri" ve "Hak aşıkları" olmak üzere iki ayrı zümre oluşturmuşlardır. Bu zümre sanatçıları dini-tasavvufi halk edebiyatını meydana getirmişlerdir.
Kitapta, dini-tasavvufi halk edebiyatı; kültürel değişim ve gelişim bakış açısıyla oluşum, gelişim, biçim, tür, üslup, içerik, nesir, terimler ve kelimeler yönüyle incelenmiştir. Ayrıca kitapta geçmişten günümüze elliye yakın şair ve bu şairlerin şiirlerinden örnekler yer almaktadır.