Din, insanlık tarihi ile başlar ve insanlık alemi var oldukça var olmaya devam eder. Din insan hayatının bir kısmını değil, tamamını kapsamakla beraber insanın kıymetini de teşkil eder. Yani insanın kıymeti bağlı bulunduğu dine ve o dine uyum sağlaması oranındadır. İnsanlık eğer hak dine mensup ve ona uyum sağlıyorsa, o zaman eşref-i mahlûkat ve yaratılış gayesine uymuş olduğundan Allah (cc)'ın ebedî mükâfatına nâil olur. Eğer insan bâtıl bir dine mensup ise ve o halde dünya hayatını bitirirse o zaman da mahlûkatın en rüsvayı olarak yaratılış gayesinin dışına çıkmış olduğundan, Allah (cc)'ın azabına müstahak olur.
İnsanlık tarihi boyunca iki tane din hep var olagelmiştir. Biri hak din, diğeri ise bâtıl dinlerdir. Hak dine mensup olan insanlar, eşref-i mahlukat olarak yaratılış kıymetini muhafaza edip, yaratılış gayesine uymuş olarak dünya hayatını geçirirlerse, o zaman fazilet, şeref ve kıyamette bütün mahlûkattan üstün olarak Allah (cc)'ın mükâfatlarına nail olup ebediyen cennette kalmaya layık olurlar. Şayet hak dine iman etmez ve ona göre hayatını yaşamaz ise, İslâm'dan başka dini ve yaşantısı ne olursa olsun yaratılış kıymetini yitirir ve yaratılış gayesine uymamış olarak mahlûkatın en rezili olup, Allah (cc)'ın gazabına uğrayarak ebediyen cehennemde kalmaya layık olur.
Din, insanlık tarihi ile başlar ve insanlık alemi var oldukça var olmaya devam eder. Din insan hayatının bir kısmını değil, tamamını kapsamakla beraber insanın kıymetini de teşkil eder. Yani insanın kıymeti bağlı bulunduğu dine ve o dine uyum sağlaması oranındadır. İnsanlık eğer hak dine mensup ve ona uyum sağlıyorsa, o zaman eşref-i mahlûkat ve yaratılış gayesine uymuş olduğundan Allah (cc)'ın ebedî mükâfatına nâil olur. Eğer insan bâtıl bir dine mensup ise ve o halde dünya hayatını bitirirse o zaman da mahlûkatın en rüsvayı olarak yaratılış gayesinin dışına çıkmış olduğundan, Allah (cc)'ın azabına müstahak olur.
İnsanlık tarihi boyunca iki tane din hep var olagelmiştir. Biri hak din, diğeri ise bâtıl dinlerdir. Hak dine mensup olan insanlar, eşref-i mahlukat olarak yaratılış kıymetini muhafaza edip, yaratılış gayesine uymuş olarak dünya hayatını geçirirlerse, o zaman fazilet, şeref ve kıyamette bütün mahlûkattan üstün olarak Allah (cc)'ın mükâfatlarına nail olup ebediyen cennette kalmaya layık olurlar. Şayet hak dine iman etmez ve ona göre hayatını yaşamaz ise, İslâm'dan başka dini ve yaşantısı ne olursa olsun yaratılış kıymetini yitirir ve yaratılış gayesine uymamış olarak mahlûkatın en rezili olup, Allah (cc)'ın gazabına uğrayarak ebediyen cehennemde kalmaya layık olur.