Kürtçede tasavvuf edebiyatının bir şaheseri sayılan Melayê Cizîrî'nin divanını anlamak ve ondaki derin ve lâhutî mana iklimine girebilmek için sadece Kürtçe dilini bilmek elbette ki yetmez. Çünkü geniş ve derin bir ilme, keskin bir marifete, zengin ve coşkun bir aşka sahip olan Cizîrî'nin şiirlerinde tarih, felsefe,estetik,tasavvuf,belâgat,nahiv, astronomi gibi fizik ve metafizik konular iç içe geçmiştir. Ancak Mela, bütün bunları varılması ve ulaşılması gereken bir noktaya doğru yöneltir,asıl maksuduna ve matlubuna hizmet ustalık kazanır.
Cizîrî'nin şiirinde hakim olan ruhun unsurlarını;ihtişam,hassasiyet,kendine güven ve dikkat olarak özetleyebiiriz.Onun içindir ki,kendisinden önce gelen ve çoğu şairi etkisinde bırakan Hafiz-ı Şirazî'ye bu noktada âdeta meydan okur:
Nazmın etrafa saçılmış incileirni görmek istersen eğer,
Gel Mela'nın şiirinde gör onları, Şiraz'a gitmene ne hacet
Kürtçede tasavvuf edebiyatının bir şaheseri sayılan Melayê Cizîrî'nin divanını anlamak ve ondaki derin ve lâhutî mana iklimine girebilmek için sadece Kürtçe dilini bilmek elbette ki yetmez. Çünkü geniş ve derin bir ilme, keskin bir marifete, zengin ve coşkun bir aşka sahip olan Cizîrî'nin şiirlerinde tarih, felsefe,estetik,tasavvuf,belâgat,nahiv, astronomi gibi fizik ve metafizik konular iç içe geçmiştir. Ancak Mela, bütün bunları varılması ve ulaşılması gereken bir noktaya doğru yöneltir,asıl maksuduna ve matlubuna hizmet ustalık kazanır.
Cizîrî'nin şiirinde hakim olan ruhun unsurlarını;ihtişam,hassasiyet,kendine güven ve dikkat olarak özetleyebiiriz.Onun içindir ki,kendisinden önce gelen ve çoğu şairi etkisinde bırakan Hafiz-ı Şirazî'ye bu noktada âdeta meydan okur:
Nazmın etrafa saçılmış incileirni görmek istersen eğer,
Gel Mela'nın şiirinde gör onları, Şiraz'a gitmene ne hacet