Doğayı Anlamak Setinde üç farklı ekoloji eseri bulunmakta. Bunlar; Stefano Mancuso'nun dördüncü baskısını yayınladığımız “Bitki Zekası” kitabı, Ahmet Soysal'ın “Bir Ekolojistin Not Defteri” ve Yücel Çağlar'ın “Ormanların Gümbürtüsü” kitapları. Okurken doğayı anlamanın farkına varmamız dileğiyle, iyi okumalar.
Bitki Zekası
Bitkilerin gayet zeki olduğu ve iletişim kurabildiği bir gezegen hayal edin. Bu hayali gezegende bitkiler kendi aralarında bilgi alışverişi yapabiliyor. Köklerinden en tepesindeki yaprağa kadar her türlü bilgiyi aktarabiliyor. Çevresinde kendi türünden olanlarla diğerlerini ayırabiliyor. Tuzak kurarak avlanabiliyor. İklim geçişlerine, kuraklığa ya da aşırı yağmurlara karşı tedbir alabiliyor. Daha da ileri gidip, diğer bitkilerle ve bazı hayvanlarla ağ kurabiliyorlar. Kendilerini korumak ve otçullardan sakınmak için, başka canlılardan yardım alabiliyorlar. Üremek için işbirliği geliştirebiliyorlar. Bu sessiz, pasif ve savunmasız gözüken bitkilerin en küçük kök solucanından insanlara kadar, etraflarındaki herkesi yönlendirerek ve onlarla iletişime geçerek yaşamlarını organize ettiği bir gezegen hayal edebiliyor musunuz? Boşuna uğraşmayın, bu gezegen zaten var: Dünya'ya hoş geldiniz. Bu kitapta yazılanları bize çok önce öğretilmiş bilgilerle anlamamız imkansız. Yeni bir perspektif ve zarif bir bakış açısıyla bilindik bitkilere yönelik bütün yargılarınız temelden sarsılabilir. Dünyanın her yanında ses getirmeye aday bu yepyeni kitap, şimdiden pek çok dergiye kapak oldu ve insanlık bir kez daha doğru bildiklerini kenara itmek zorunda kalacak gibi.
Bir Ekolojistin Not Defteri
Ege, Türkiye'nin doğa tahribatında en çok acı çeken, mücadeleye ilk başlayan ve başı çeken bölgesi. İzmir, bu mücadeleyi veren insanları buluşturan, onlara ilham veren şehir. Yazarımız Ahmet Soysal, İzmir'den, Ege'den yükselen etkili bir haykırış. İnsan merkezli bakış açısıyla, zaten insanların meydana getirdiği problemleri çözmek mümkün değil. Bakış açımızı değiştirmek, dayanışmak için daha incelikli düşünmeli, durup kuşbakışı bakmayı yeniden denemeli ve omuz omuza vermeliyiz. Ahmet Soysal yazıları ve etki alanıyla bunu mümkün kılan, çok değerli bir kalem. Bugün Ege'nin sesine Karadeniz, Akdeniz ve tüm Anadolu kulak kesilmeli. Çünkü artan termik santraller, siyanürlü madenler, hesler, resler, planlanan nükleer santraller ve daha niceleri ile iklimi tetikleyen, tarımı toprağı bitiren, hiç durmadan itişen bir güruhla karşı karşıyayız. Köyde, kırda, kentte öğrencilerden emeklilere kadar gittikçe büyüyen bir toplumsal muhalefet direniyor ve önünde sonunda kazanmak zorunda. Çünkü gideceğimiz ne başka bir gezegen var ne de başka bir memleket var. Soluduğumuz hava, ekip biçtiğimiz tarlalar, içtiğim sular kirletilirken, köşemizde oturup seyretmeyeceğiz. Yazarak, çizerek dayanışma içinde sözümüzü söyleyip, haklılığımızı takip edeceğiz. İyi ki Ahmet Sosyal gibi onurlu insanlar var. İyi ki İzmirliler var, umut saçan Egeliler var.
Ormanların Gümbürtüsü
Ben: Ooooo; merhaba! O: Merhaba, hoş geldiniz! Hayrola, ne işiniz var bu dağ başında?
Ben: Öylesine dolaşıyorduk. O: Öylesine dolaşıyor muydunuz; başka yeriniz mi kalmadı dolaşacağınız? Yarattığınız yeni yaşama ortamlarında artık mutlu değil misiniz yoksa? Biliyor musunuz, sizleri anlamakta zorlanıyoruz?
Ben: Nedenmiş o? O: Önce şu sorumu bir yanıtlayın bakalım: Neden gittiniz; buraları hepimize yetmiyor muydu?
Ben: Şey… “Daha iyi yaşamak için” diyelim… O: Peki; yaşayabiliyor musunuz bari?
Ben: … O: Neden duraksadınız; çok mu zordu sorum? Biliyor musunuz; böylesine “insanlaşmanız” sizlere pek yaramadı galiba…
Ben: Sanki başka türlü yaşama şansımız varmış gibi konuşuyorsun. O: Yok muydu?
Doğayı Anlamak Setinde üç farklı ekoloji eseri bulunmakta. Bunlar; Stefano Mancuso'nun dördüncü baskısını yayınladığımız “Bitki Zekası” kitabı, Ahmet Soysal'ın “Bir Ekolojistin Not Defteri” ve Yücel Çağlar'ın “Ormanların Gümbürtüsü” kitapları. Okurken doğayı anlamanın farkına varmamız dileğiyle, iyi okumalar.
Bitki Zekası
Bitkilerin gayet zeki olduğu ve iletişim kurabildiği bir gezegen hayal edin. Bu hayali gezegende bitkiler kendi aralarında bilgi alışverişi yapabiliyor. Köklerinden en tepesindeki yaprağa kadar her türlü bilgiyi aktarabiliyor. Çevresinde kendi türünden olanlarla diğerlerini ayırabiliyor. Tuzak kurarak avlanabiliyor. İklim geçişlerine, kuraklığa ya da aşırı yağmurlara karşı tedbir alabiliyor. Daha da ileri gidip, diğer bitkilerle ve bazı hayvanlarla ağ kurabiliyorlar. Kendilerini korumak ve otçullardan sakınmak için, başka canlılardan yardım alabiliyorlar. Üremek için işbirliği geliştirebiliyorlar. Bu sessiz, pasif ve savunmasız gözüken bitkilerin en küçük kök solucanından insanlara kadar, etraflarındaki herkesi yönlendirerek ve onlarla iletişime geçerek yaşamlarını organize ettiği bir gezegen hayal edebiliyor musunuz? Boşuna uğraşmayın, bu gezegen zaten var: Dünya'ya hoş geldiniz. Bu kitapta yazılanları bize çok önce öğretilmiş bilgilerle anlamamız imkansız. Yeni bir perspektif ve zarif bir bakış açısıyla bilindik bitkilere yönelik bütün yargılarınız temelden sarsılabilir. Dünyanın her yanında ses getirmeye aday bu yepyeni kitap, şimdiden pek çok dergiye kapak oldu ve insanlık bir kez daha doğru bildiklerini kenara itmek zorunda kalacak gibi.
Bir Ekolojistin Not Defteri
Ege, Türkiye'nin doğa tahribatında en çok acı çeken, mücadeleye ilk başlayan ve başı çeken bölgesi. İzmir, bu mücadeleyi veren insanları buluşturan, onlara ilham veren şehir. Yazarımız Ahmet Soysal, İzmir'den, Ege'den yükselen etkili bir haykırış. İnsan merkezli bakış açısıyla, zaten insanların meydana getirdiği problemleri çözmek mümkün değil. Bakış açımızı değiştirmek, dayanışmak için daha incelikli düşünmeli, durup kuşbakışı bakmayı yeniden denemeli ve omuz omuza vermeliyiz. Ahmet Soysal yazıları ve etki alanıyla bunu mümkün kılan, çok değerli bir kalem. Bugün Ege'nin sesine Karadeniz, Akdeniz ve tüm Anadolu kulak kesilmeli. Çünkü artan termik santraller, siyanürlü madenler, hesler, resler, planlanan nükleer santraller ve daha niceleri ile iklimi tetikleyen, tarımı toprağı bitiren, hiç durmadan itişen bir güruhla karşı karşıyayız. Köyde, kırda, kentte öğrencilerden emeklilere kadar gittikçe büyüyen bir toplumsal muhalefet direniyor ve önünde sonunda kazanmak zorunda. Çünkü gideceğimiz ne başka bir gezegen var ne de başka bir memleket var. Soluduğumuz hava, ekip biçtiğimiz tarlalar, içtiğim sular kirletilirken, köşemizde oturup seyretmeyeceğiz. Yazarak, çizerek dayanışma içinde sözümüzü söyleyip, haklılığımızı takip edeceğiz. İyi ki Ahmet Sosyal gibi onurlu insanlar var. İyi ki İzmirliler var, umut saçan Egeliler var.
Ormanların Gümbürtüsü
Ben: Ooooo; merhaba! O: Merhaba, hoş geldiniz! Hayrola, ne işiniz var bu dağ başında?
Ben: Öylesine dolaşıyorduk. O: Öylesine dolaşıyor muydunuz; başka yeriniz mi kalmadı dolaşacağınız? Yarattığınız yeni yaşama ortamlarında artık mutlu değil misiniz yoksa? Biliyor musunuz, sizleri anlamakta zorlanıyoruz?
Ben: Nedenmiş o? O: Önce şu sorumu bir yanıtlayın bakalım: Neden gittiniz; buraları hepimize yetmiyor muydu?
Ben: Şey… “Daha iyi yaşamak için” diyelim… O: Peki; yaşayabiliyor musunuz bari?
Ben: … O: Neden duraksadınız; çok mu zordu sorum? Biliyor musunuz; böylesine “insanlaşmanız” sizlere pek yaramadı galiba…
Ben: Sanki başka türlü yaşama şansımız varmış gibi konuşuyorsun. O: Yok muydu?