Osmanlı İmparatorluğu'nun mecbur kaldığı ve Doğu'da meydana gelen olayları en aza indirgemek için uyguladığı tehcir, yıllar yılı soykırım olarak nitelendirilmiştir ve günümüzde de bu konu, dış mihraklar tarafından bu şekilde dayatılmaya çalışılmaktadır. Türkiye'nin bu iddiayı kabul etmemesi doğal bir tepki olmakla birlikte, Türk edebiyatında ve bilimsel araştırmalarda, bu konuyla ilgili karşı tez oluşturan örneklere pek az rastlamaktayız.
Bu anlamda Hasan Kayıhan'ın, derin bir araştırma sonucu, zengin bir Türkçe ile kaleme aldığı "Dönüş" bir nebze de olsa bu iddiaları çürütmek açısından önem taşımaktadır.
"Aynı kaderin yıllar boyu değişmeden yaşandığı insan suretleri değişir de amaç değişmezse bir kaplumbağa hızıyla dahi yol alınamazdı..."
"Her şeyin bittiği, hayatın sıfırlandığı, ölüm ile doğum arasında hiçbir uzaklığın kalmadığı noktadaydı."
"…size, bize, öteki canlılara, herkese yetecek her şey var bu dünyada, ama bölüşmeyi, birlikte yaşamayı bilmiyoruz. Hele biz insanlar! Bilsen birbirimizin boğazına nasıl atılıyoruz, nasıl söndürüyoruz gözlerimizdeki ışığı!"
Osmanlı İmparatorluğu'nun mecbur kaldığı ve Doğu'da meydana gelen olayları en aza indirgemek için uyguladığı tehcir, yıllar yılı soykırım olarak nitelendirilmiştir ve günümüzde de bu konu, dış mihraklar tarafından bu şekilde dayatılmaya çalışılmaktadır. Türkiye'nin bu iddiayı kabul etmemesi doğal bir tepki olmakla birlikte, Türk edebiyatında ve bilimsel araştırmalarda, bu konuyla ilgili karşı tez oluşturan örneklere pek az rastlamaktayız.
Bu anlamda Hasan Kayıhan'ın, derin bir araştırma sonucu, zengin bir Türkçe ile kaleme aldığı "Dönüş" bir nebze de olsa bu iddiaları çürütmek açısından önem taşımaktadır.
"Aynı kaderin yıllar boyu değişmeden yaşandığı insan suretleri değişir de amaç değişmezse bir kaplumbağa hızıyla dahi yol alınamazdı..."
"Her şeyin bittiği, hayatın sıfırlandığı, ölüm ile doğum arasında hiçbir uzaklığın kalmadığı noktadaydı."
"…size, bize, öteki canlılara, herkese yetecek her şey var bu dünyada, ama bölüşmeyi, birlikte yaşamayı bilmiyoruz. Hele biz insanlar! Bilsen birbirimizin boğazına nasıl atılıyoruz, nasıl söndürüyoruz gözlerimizdeki ışığı!"