Elinizdeki kitabın amacı, Kürdistan sorununun tarihsel kökeni konusunda yapılan tartışmaları ve Kürt tarihi ve kültürü hakkında yazılmış tüm eserleri de göz önünde bulundurarak, sorunun kaynaklarını okuyucuya sunmaktır. Elimizdeki tarihsel metinler ve belgeler, Kürt milliyetçiliğinin altyapı analizi olabilecek köklü bir çalışmaya mütevazı bir katkı amacı taşımaktadır.
Bu kitap, Kürtleri, öz bilincinden, seçme yeteneğinden, üretim ve gelişim niteliğinden alıkoyan üç dünya görüşünün niteliğini belirleme çabasındadır. Bu dünya görüşleri Osmanlıcılık, Şia ve Selefilik şeklinde tasnif edilebilir. Üçü de din'in mirasçısı olduklarını söyleyen kalıplaştırılmış, paket edilmiş, belirli ölçüler uydurulmuş bu dünya görüşlerinin niteliği, çağdaş okullarında saklıdır. Araştırma ve kıyaslama bilgisinden yoksun bir kişi bunların birinin açtığı okulların akımına körü körüne kendini kaptırabilmektedir.Kürtler için seçmiş oldukları kalıplar sınırlamalar çok uygun bir biçimde olduğundan tek yapacakları şey bunu kabul ettirmek ve tüketmekle ilgili uygulamalarıdır.
Bunlara rağmen bu dünya görüşlerinin dışında bir önerme daha vardır ki bu üç grubun dışındadır. Buna önerebileceğimiz çare tarihsel ilişkilerimizin ölçütlerini geliştirmek, sebep ve sonuçları, neden, niçin, nerde, ne zaman, gibi sorularla yoğunlaştırarak daha bilimsel kılabilmektir. Tarihsel ilişkileri onun nedenleriyle birlikte incelemektir. Dolayısıyla, neden sorusundan sonra, nereye sorusuna cevap vermemiz gerekmektedir. Kürtler, bu üç karşıt dünya görüşünün etkisinden kendilerini nasıl kurtaracaktır?
Elinizdeki kitabın amacı, Kürdistan sorununun tarihsel kökeni konusunda yapılan tartışmaları ve Kürt tarihi ve kültürü hakkında yazılmış tüm eserleri de göz önünde bulundurarak, sorunun kaynaklarını okuyucuya sunmaktır. Elimizdeki tarihsel metinler ve belgeler, Kürt milliyetçiliğinin altyapı analizi olabilecek köklü bir çalışmaya mütevazı bir katkı amacı taşımaktadır.
Bu kitap, Kürtleri, öz bilincinden, seçme yeteneğinden, üretim ve gelişim niteliğinden alıkoyan üç dünya görüşünün niteliğini belirleme çabasındadır. Bu dünya görüşleri Osmanlıcılık, Şia ve Selefilik şeklinde tasnif edilebilir. Üçü de din'in mirasçısı olduklarını söyleyen kalıplaştırılmış, paket edilmiş, belirli ölçüler uydurulmuş bu dünya görüşlerinin niteliği, çağdaş okullarında saklıdır. Araştırma ve kıyaslama bilgisinden yoksun bir kişi bunların birinin açtığı okulların akımına körü körüne kendini kaptırabilmektedir.Kürtler için seçmiş oldukları kalıplar sınırlamalar çok uygun bir biçimde olduğundan tek yapacakları şey bunu kabul ettirmek ve tüketmekle ilgili uygulamalarıdır.
Bunlara rağmen bu dünya görüşlerinin dışında bir önerme daha vardır ki bu üç grubun dışındadır. Buna önerebileceğimiz çare tarihsel ilişkilerimizin ölçütlerini geliştirmek, sebep ve sonuçları, neden, niçin, nerde, ne zaman, gibi sorularla yoğunlaştırarak daha bilimsel kılabilmektir. Tarihsel ilişkileri onun nedenleriyle birlikte incelemektir. Dolayısıyla, neden sorusundan sonra, nereye sorusuna cevap vermemiz gerekmektedir. Kürtler, bu üç karşıt dünya görüşünün etkisinden kendilerini nasıl kurtaracaktır?