Hulefa-i Râşidîn, diğer sahabe kardeşlerinin desteğiyle İslâm'ın hükümlerini siyasi, ictimai, iktisadi ve fikri hayatın her alanına tatbik ettiler. Onların bu tatbik ve tecrübeleri kendilerinden sonra gelenler için İslâm hükümlerini tatbikte canlı, pratik bir örnek teşkil etti. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in ashabına nasip olan çok büyük bir lütuf daha vardı. Bu lütuf başka insanlara nasip olmadı. O da; Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e indirdiği vahyi muhafaza etmeyi ahdeden yüce Allah, vahyin muhafazasını onların elleriyle gerçekleştirmiştir. Onlar da vahyi (Kur'an'ı) zayi olmaktan korumuş, kendilerinden sonra gelenlere emanetle teslim etmişlerdir.
Hulefa-i Râşidîn, diğer sahabe kardeşlerinin desteğiyle İslâm'ın hükümlerini siyasi, ictimai, iktisadi ve fikri hayatın her alanına tatbik ettiler. Onların bu tatbik ve tecrübeleri kendilerinden sonra gelenler için İslâm hükümlerini tatbikte canlı, pratik bir örnek teşkil etti. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in ashabına nasip olan çok büyük bir lütuf daha vardı. Bu lütuf başka insanlara nasip olmadı. O da; Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e indirdiği vahyi muhafaza etmeyi ahdeden yüce Allah, vahyin muhafazasını onların elleriyle gerçekleştirmiştir. Onlar da vahyi (Kur'an'ı) zayi olmaktan korumuş, kendilerinden sonra gelenlere emanetle teslim etmişlerdir.