Devletin teorik tanım ve temel fonksiyonları dikkate alındığında, Dört Halife dönemindeki siyasî-sosyal yapının bir “devlet” olduğu söylenebilir. Bu devletin yönetim şekli hilâfet idi. Hilâfet kaynağını Kur'ân-Sünnet, Sahâbe icmaı ve Araplara komşu olan Bizans ve Sâsânî yönetimlerinden değil de, İslam öncesi Arap kabile yönetiminden almış ve İslâmîleştirmiştir. Hilâfet, siyasî gücü elinde bulundurma şekline göre üç temel yönetim biçimi olan monarşi, oligarşi ve cumhuriyetin bir karşılığı değildir. Hilâfet, “dinî-siyasî meşrûiyet açısından belirlenen şartları taşıyan adayın, belli niteliklere sahip halkın temsilcileri tarafından seçildiği, seçilene Kur'an-Sünnet'e bağlı kalması şartıyla itaat edilmeye söz verildiği bir yönetim biçimidir.”
Dönemin kültürel şartlarına göre oluşturulan, bu yönüyle aklî ve dünyevî bir yönetim şekli olan hilafette hâkimiyet, toplumundu. Hilâfet, din-devlet ilişkilerinin niteliğine göre isimlendirilen teokrasi, Bizantinizm ve laiklikten farklıdır. Dine uygun ancak dinin kendisi olmayan hilâfetin dinî bir bağlayıcılığı da yoktur. Devletin yapısı ve işleyişine bakıldığında, bu dönemde din-devlet ilişkilerinde “din için devlet” anlayışının esas alındığı söylenebilir.
Devletin teorik tanım ve temel fonksiyonları dikkate alındığında, Dört Halife dönemindeki siyasî-sosyal yapının bir “devlet” olduğu söylenebilir. Bu devletin yönetim şekli hilâfet idi. Hilâfet kaynağını Kur'ân-Sünnet, Sahâbe icmaı ve Araplara komşu olan Bizans ve Sâsânî yönetimlerinden değil de, İslam öncesi Arap kabile yönetiminden almış ve İslâmîleştirmiştir. Hilâfet, siyasî gücü elinde bulundurma şekline göre üç temel yönetim biçimi olan monarşi, oligarşi ve cumhuriyetin bir karşılığı değildir. Hilâfet, “dinî-siyasî meşrûiyet açısından belirlenen şartları taşıyan adayın, belli niteliklere sahip halkın temsilcileri tarafından seçildiği, seçilene Kur'an-Sünnet'e bağlı kalması şartıyla itaat edilmeye söz verildiği bir yönetim biçimidir.”
Dönemin kültürel şartlarına göre oluşturulan, bu yönüyle aklî ve dünyevî bir yönetim şekli olan hilafette hâkimiyet, toplumundu. Hilâfet, din-devlet ilişkilerinin niteliğine göre isimlendirilen teokrasi, Bizantinizm ve laiklikten farklıdır. Dine uygun ancak dinin kendisi olmayan hilâfetin dinî bir bağlayıcılığı da yoktur. Devletin yapısı ve işleyişine bakıldığında, bu dönemde din-devlet ilişkilerinde “din için devlet” anlayışının esas alındığı söylenebilir.