İnsanın kendisi Dört Mevsim Beş Vakit Hüzün değil midir, bir sonbahar sabahı ansızın dünyada gözlerini açan yahut bir ikindi yağmurunda hayat yolculuğuna başlayan. İnsan ilkbahardır kimi zaman, sabah kuşlarını iç cebinde taşıyan. Kimi zaman da yazdır öğle sıcağında Asr'a tutulan, dehrinde unutulan, bir garip vakti hazan. Ve hitamında kıştır insan bütün yaşanmışlıkları, hayalleri eksik ve yarım bırakarak yolculuğunu noktalayan.
Bir yaz sabahı indirmişimdir başımı göçerlerin dengine, siyah benekli kuzumla, yol alıyorumdur iç dünyamdan ötelere, hep 1980'li yılların başında. Ama bir ayrılık gelecek uzak beldelerden, ayıracaktır kuzumu benden.
Çobanlar ömürlerini demliyorlardır uzak dağ başlarında, köz ateşinde pişirilmiş bir çayın buğusunda. Mahzun olan isim mi? Fako! Yani eyvanında bir umut, uzun yaz gecelerinde, sabahlara yakılmış bir türkünün içinden kopup gelen. Bizim türkümüzdür Fako, okunup durulan. Ben dinledim ve kaydını tuttum.
Ya Kendal! Bir yıldız kaymasıdır o, Dört Mevsim Beş Vakit Hüzün.
İnsanın kendisi Dört Mevsim Beş Vakit Hüzün değil midir, bir sonbahar sabahı ansızın dünyada gözlerini açan yahut bir ikindi yağmurunda hayat yolculuğuna başlayan. İnsan ilkbahardır kimi zaman, sabah kuşlarını iç cebinde taşıyan. Kimi zaman da yazdır öğle sıcağında Asr'a tutulan, dehrinde unutulan, bir garip vakti hazan. Ve hitamında kıştır insan bütün yaşanmışlıkları, hayalleri eksik ve yarım bırakarak yolculuğunu noktalayan.
Bir yaz sabahı indirmişimdir başımı göçerlerin dengine, siyah benekli kuzumla, yol alıyorumdur iç dünyamdan ötelere, hep 1980'li yılların başında. Ama bir ayrılık gelecek uzak beldelerden, ayıracaktır kuzumu benden.
Çobanlar ömürlerini demliyorlardır uzak dağ başlarında, köz ateşinde pişirilmiş bir çayın buğusunda. Mahzun olan isim mi? Fako! Yani eyvanında bir umut, uzun yaz gecelerinde, sabahlara yakılmış bir türkünün içinden kopup gelen. Bizim türkümüzdür Fako, okunup durulan. Ben dinledim ve kaydını tuttum.
Ya Kendal! Bir yıldız kaymasıdır o, Dört Mevsim Beş Vakit Hüzün.