Mülk edinme ahlâkı her ne kadar ağır bassa da romantik aşk; ölü ve soğuk bir dünyaya başka türlü bir anlam verir. Özerk bireylerin oluşturduğu yalnız kalabalıklarda eksikliği bütün ağırlığıyla duyulan bir şeyi, bir başka insanla kaynaşmayı vadeder. Ayrılığın üstesinden gelir ve hiç durmadan seçim yapmak zoruna olan bireye nefes aldırır. Romantik aşk, bu noktada seçim yapmak zorunda olan bireyleri de rahatlatır. Kafalar karışık olsa bile Kalbin Kendi Nedenleri Vardır!
Gözlerini kapattığında karanlıkta bulursun kendini, yapayanlız bir beta balığı gibi. Bir akvaryumda bir ömür kavga ve yalnızlığınla başbaşa. Cam fanusun kırılmasından korkmak, yaşamına damgasını vurmuştur senin. Baktığında ne gördüğün önemli değil, ne görmeyi bekliyorsun aslında. Sana rızkını verecek bir eli mi beklersin? Zaman geçtikçe açlığın sarar arsız bedenini. Beyninde var olan bir fikir sarar her yerini, ne görebilirsin ne de kokusunu alırsın hayatın. Sende hiç kabahat yoktur aslında, bir düşün kimdir seni koyan bu fanusa? En başından beridir burada mıydın yoksa?
İmanım tuttu elimden, kumsaldaki ayak izleri sadece bana ait değil, bu yolda yürürken beraber yürüdük, biz bu yollarda! Kâh düştüğümüzde elimizi tuttu kâh battığımızda sırtına aldı, mütamadiyen taşıdı hedefe doğru. Yakınımdaydı alnım secdedeyken sanki beni izliyordu fanusumun dışında. Bu ülküyle hayatı yaşarken kâh faizinden yediriyordu ömrümün kâh sermayeyi tüketiyordum, zaman akıp giderken ve sadece hoş bir seda ile bir iz kalıyor suyun üzerine yazılmış yazılar gibi. Bir daha asla aynı olmayacak ve akmayacak zaman nehri, akıp gidiyor milyon yıldan gelip milyon yıllara. Biz miydik değişen hayatta yoksa hayat mı bizi değiştiriyordu usulca kadere doğru akıp giderken.
Gayesi ile bu küçük mavi gezegen kendi fanusu, galaksi içinde İmanım! Bin kanatlı kartalım, yücelerde uçuyorsun açmış da pençelerini, nefsim elinde bir yılan gibi kıvranıp duruyor. Avlamışsın tutkularımı da ölüme bir şey kalmadan ölüyor. Zehirini her nefesinde durmadan fısıldar, kanatlarına dolanıp düşürmek ister yücelerden aşağılara. Her bir pençende bin ok taşı! Kargıyı yüksek at ki düşmanların yok olsun ve sen hep mübarek ol!
Varlık olarak insanın fiilleri, onun serbest iradesiyle ve bunun sonucunda ortaya çıkmıştır. Bu irade salt olarak fonksiyonsuz bir irade değildir. Eylemlerini kendi kasıtlarıyla, dürtüleriyle, uygulamaya dönük planlama ve kendi taktirine dayalı hareket edebilen, bu güce sahip olan ve eylemlerini kendisi yaratan iradeyi ifade eder. Akıl dışı objektif, nesnel koşulları ve içgüdüsel, doğal olan fiillerin tamamlayıcı unsuru ve bir fonksiyonu olarak gören irade, muktedir olarak bir şeyi meydana getirebilme gücüne sahip olmuş olur.
Mülk edinme ahlâkı her ne kadar ağır bassa da romantik aşk; ölü ve soğuk bir dünyaya başka türlü bir anlam verir. Özerk bireylerin oluşturduğu yalnız kalabalıklarda eksikliği bütün ağırlığıyla duyulan bir şeyi, bir başka insanla kaynaşmayı vadeder. Ayrılığın üstesinden gelir ve hiç durmadan seçim yapmak zoruna olan bireye nefes aldırır. Romantik aşk, bu noktada seçim yapmak zorunda olan bireyleri de rahatlatır. Kafalar karışık olsa bile Kalbin Kendi Nedenleri Vardır!
Gözlerini kapattığında karanlıkta bulursun kendini, yapayanlız bir beta balığı gibi. Bir akvaryumda bir ömür kavga ve yalnızlığınla başbaşa. Cam fanusun kırılmasından korkmak, yaşamına damgasını vurmuştur senin. Baktığında ne gördüğün önemli değil, ne görmeyi bekliyorsun aslında. Sana rızkını verecek bir eli mi beklersin? Zaman geçtikçe açlığın sarar arsız bedenini. Beyninde var olan bir fikir sarar her yerini, ne görebilirsin ne de kokusunu alırsın hayatın. Sende hiç kabahat yoktur aslında, bir düşün kimdir seni koyan bu fanusa? En başından beridir burada mıydın yoksa?
İmanım tuttu elimden, kumsaldaki ayak izleri sadece bana ait değil, bu yolda yürürken beraber yürüdük, biz bu yollarda! Kâh düştüğümüzde elimizi tuttu kâh battığımızda sırtına aldı, mütamadiyen taşıdı hedefe doğru. Yakınımdaydı alnım secdedeyken sanki beni izliyordu fanusumun dışında. Bu ülküyle hayatı yaşarken kâh faizinden yediriyordu ömrümün kâh sermayeyi tüketiyordum, zaman akıp giderken ve sadece hoş bir seda ile bir iz kalıyor suyun üzerine yazılmış yazılar gibi. Bir daha asla aynı olmayacak ve akmayacak zaman nehri, akıp gidiyor milyon yıldan gelip milyon yıllara. Biz miydik değişen hayatta yoksa hayat mı bizi değiştiriyordu usulca kadere doğru akıp giderken.
Gayesi ile bu küçük mavi gezegen kendi fanusu, galaksi içinde İmanım! Bin kanatlı kartalım, yücelerde uçuyorsun açmış da pençelerini, nefsim elinde bir yılan gibi kıvranıp duruyor. Avlamışsın tutkularımı da ölüme bir şey kalmadan ölüyor. Zehirini her nefesinde durmadan fısıldar, kanatlarına dolanıp düşürmek ister yücelerden aşağılara. Her bir pençende bin ok taşı! Kargıyı yüksek at ki düşmanların yok olsun ve sen hep mübarek ol!
Varlık olarak insanın fiilleri, onun serbest iradesiyle ve bunun sonucunda ortaya çıkmıştır. Bu irade salt olarak fonksiyonsuz bir irade değildir. Eylemlerini kendi kasıtlarıyla, dürtüleriyle, uygulamaya dönük planlama ve kendi taktirine dayalı hareket edebilen, bu güce sahip olan ve eylemlerini kendisi yaratan iradeyi ifade eder. Akıl dışı objektif, nesnel koşulları ve içgüdüsel, doğal olan fiillerin tamamlayıcı unsuru ve bir fonksiyonu olarak gören irade, muktedir olarak bir şeyi meydana getirebilme gücüne sahip olmuş olur.