Sanırım okunmaya başlanmadan önce kendimle ilgili bir şeyi açıklamam gerekiyor; pek önemli değil bir noktadan sonra ama her şeyi daha anlaşılır hale getirebilir. Gerçi böyle bir kaygım yok ama en azından okuyana "yalnız değilsin" mesajı verebilir bu anlamsız akışta. Uzatmaya gerek yok:
On iki yaşımdayken rengimin soluk hissedilmesi (annem tarafından) yüzünden kan tahlili yapıldı. Kana ve bedene rengini veren, oksijen taşımakla yükümlü hemoglobin adı verilen kan hücreleri azmış. Bu yüzden altı ayda 2-3 ünite olmak üzere kan almaya başladım. Kan kanserinden ve talesemiden ayıran özellikleri olduğu için başka bir isim konması gerekiyordu fakat hastalıktan ziyade adı sendrom olarak geçiyordu: Myledisplastik sendrom. Ya da kısaca MDS. Bu ad ya da sendrom, farkı bilmeyen on iki yaşındaki bir çocuk için (yeterince) ağır ve yoğundu. Tabi bunun sonunda yıllar sonra bu çocuğun:
"Hiçbir zaman yeterince yeterli değildir." diye yazacak olması ironi. Tam bu zamanlarda tanrıya olan bilinçli isyan ve ayaklanmamın tohumları atıldı ve yazmaya başladım. Şiirle başlayan öykü hikâyeyle devam ediyor şimdilik ileride ne olacak göreceğiz.
MDSnin Türkçe anlamı nedeni belli olmayan kan hastalığı ya da sendromu ne fark ederse. Bunun iyileşip normale dönmesi, her tür kan hastalığının nihai çözümü, tedavisi olabildiğince yüksek, ilik nakli ise çok zor bulunuyor. Bu ilik vericisi en yakın akrabalardan olabildiği gibi tamamen uzak yabancılardan da olabilir. Ablamın ilik dokuları %100 uyduğu için başka insanlardan arama şanssızlığını yaşamadık. Çoğunlukla yanımda ailem (annem, babam, ablam) vardı. En büyük destekçilerim ve tek yaşam dayana-ğımdılar. Bu ilik nakil olayının gündeme gelmesi, Türkiyede doktorlardan tatmin olamayacak şeyler duy-duktan sonra zar zor askeri atama sayesinde (babam GATA aracılığıyla) yurtdışında İngilterede, tedavi olanağı bulduk. 1994 yılında ve ileride ilik donörümün (ablamın) olası bir ilik verememe durumuna karşı onun iliği alınıp dondurularak saklandı ve ileriki yaşantımda, buna karar verilene kadar beklendi. 1994 yılından 2000 yılına kadar 2-3 yılda bir, duruma göre gidilmek suretiyle, çünkü bu sürede tıp gelişir de yeni bir tedavi ya da başka bir şey bulunur
Direncin ve çalışkanlığın karşısında saygı duyulur Ozan. Direncini ve inancını kaybetme sakın seni seviyoruz.
Sanırım okunmaya başlanmadan önce kendimle ilgili bir şeyi açıklamam gerekiyor; pek önemli değil bir noktadan sonra ama her şeyi daha anlaşılır hale getirebilir. Gerçi böyle bir kaygım yok ama en azından okuyana "yalnız değilsin" mesajı verebilir bu anlamsız akışta. Uzatmaya gerek yok:
On iki yaşımdayken rengimin soluk hissedilmesi (annem tarafından) yüzünden kan tahlili yapıldı. Kana ve bedene rengini veren, oksijen taşımakla yükümlü hemoglobin adı verilen kan hücreleri azmış. Bu yüzden altı ayda 2-3 ünite olmak üzere kan almaya başladım. Kan kanserinden ve talesemiden ayıran özellikleri olduğu için başka bir isim konması gerekiyordu fakat hastalıktan ziyade adı sendrom olarak geçiyordu: Myledisplastik sendrom. Ya da kısaca MDS. Bu ad ya da sendrom, farkı bilmeyen on iki yaşındaki bir çocuk için (yeterince) ağır ve yoğundu. Tabi bunun sonunda yıllar sonra bu çocuğun:
"Hiçbir zaman yeterince yeterli değildir." diye yazacak olması ironi. Tam bu zamanlarda tanrıya olan bilinçli isyan ve ayaklanmamın tohumları atıldı ve yazmaya başladım. Şiirle başlayan öykü hikâyeyle devam ediyor şimdilik ileride ne olacak göreceğiz.
MDSnin Türkçe anlamı nedeni belli olmayan kan hastalığı ya da sendromu ne fark ederse. Bunun iyileşip normale dönmesi, her tür kan hastalığının nihai çözümü, tedavisi olabildiğince yüksek, ilik nakli ise çok zor bulunuyor. Bu ilik vericisi en yakın akrabalardan olabildiği gibi tamamen uzak yabancılardan da olabilir. Ablamın ilik dokuları %100 uyduğu için başka insanlardan arama şanssızlığını yaşamadık. Çoğunlukla yanımda ailem (annem, babam, ablam) vardı. En büyük destekçilerim ve tek yaşam dayana-ğımdılar. Bu ilik nakil olayının gündeme gelmesi, Türkiyede doktorlardan tatmin olamayacak şeyler duy-duktan sonra zar zor askeri atama sayesinde (babam GATA aracılığıyla) yurtdışında İngilterede, tedavi olanağı bulduk. 1994 yılında ve ileride ilik donörümün (ablamın) olası bir ilik verememe durumuna karşı onun iliği alınıp dondurularak saklandı ve ileriki yaşantımda, buna karar verilene kadar beklendi. 1994 yılından 2000 yılına kadar 2-3 yılda bir, duruma göre gidilmek suretiyle, çünkü bu sürede tıp gelişir de yeni bir tedavi ya da başka bir şey bulunur
Direncin ve çalışkanlığın karşısında saygı duyulur Ozan. Direncini ve inancını kaybetme sakın seni seviyoruz.