1960'larda ırk ayrımcılığına karşı bayrak açan Amerikalı insan hakları savunucusu Martin Luther King “Bir düşüm var. Gün gelecek dört küçük çocuğum, derilerinin rengine göre değil, karakterlerine göre değerlendirildikleri bir ülkede yaşayacaklar” diye haykırıyordu. Bugün de bizlerin aynı şeyi söyleyebilmesi gerekiyor.
İnsanların baskıya, ayrımcılığa uğramadan yeterli eğitim, sağlık, enerji ve internet olanaklarına sahip olduğu yoksulluktan uzak, insan onuruna yaraşır şartlarda, açlık çekmeden, temiz suya hasret kalmadan sağlıklı bir çevrede, barış içinde özgürce yaşayabilmeleri için bizim de bir düşümüz olmalı. Tiranlara, zalimlere, kendilerini diğer insanlardan üstün görerek, onların insan haklarını utanmadan her gün çiğneyenlere inat. Belki bize de “düşperest” diyecekler ama biz de biliyoruz ki “yalnız değiliz”
1960'larda ırk ayrımcılığına karşı bayrak açan Amerikalı insan hakları savunucusu Martin Luther King “Bir düşüm var. Gün gelecek dört küçük çocuğum, derilerinin rengine göre değil, karakterlerine göre değerlendirildikleri bir ülkede yaşayacaklar” diye haykırıyordu. Bugün de bizlerin aynı şeyi söyleyebilmesi gerekiyor.
İnsanların baskıya, ayrımcılığa uğramadan yeterli eğitim, sağlık, enerji ve internet olanaklarına sahip olduğu yoksulluktan uzak, insan onuruna yaraşır şartlarda, açlık çekmeden, temiz suya hasret kalmadan sağlıklı bir çevrede, barış içinde özgürce yaşayabilmeleri için bizim de bir düşümüz olmalı. Tiranlara, zalimlere, kendilerini diğer insanlardan üstün görerek, onların insan haklarını utanmadan her gün çiğneyenlere inat. Belki bize de “düşperest” diyecekler ama biz de biliyoruz ki “yalnız değiliz”