H. G. Wells'in bu yaygın olarak pek bilinmeyen, ancak derinden derine etkili olduğunu yeni anlamaya başladığımız kitabı yazılalı hemen hemen bir yüzyıl oldu. Wells 1928'de kitabını yazdığında Britanya İmparatorluğu, dünyanın her yerindeki dominyonları ve onların arasında ticaret için tüm okyanusları kateden dev ticaret filosu ve kendini bu ticaretin barış ve düzen içinde yürütülmesine adamış Krallık Tacı ve "Majestelerin Denizcileri" (His / Her Majesty's Seaman -HMS- Britanya Donanması'nın arması) ile evrensel barışa hizmete kendini adamış görünen bir dünya devleti idi. İngiliz tacına bağlılık, İngiliz gelenekleri içinde şekillenmiş bir iktidar ilkesi idi ve dünya üzerinde doğal sınırlarına ulaşmıştı. Bundan sonrası için daha yeni bir "imparatorluk tarzı" düşünmek lazımdı. Wells bunu Açık Komplo'da düşündü ve önerdi.
Wells, çağımızın garip, korkunç ve mantık sınırlarını zorlayan olaylarının, uluslaraşırı ve onlardan daha zengin şirketlerin, atlatılamayan iktisadi krizlerin, genetik planlamanın, yeniden başlayan sömürge savaşlarının, kişilik, kimlik ve bağımsızlık kaybının bir habercisi midir? Gönül olmamasını diliyor; ama akıl yine de bundan korkuyor.
Yeryüzünün hakimleri ve elit çevreleri, Bilderberg toplantılarında sosyal güvenlik harcamalarını "girişim özgürlüğü önünde engel" görerek kaldırmak, Chicago Ekonomi Okulu'nda kölelik akdini "özgür bırakmak", IMF ve Dünya Bankası çevrelerinde demokrasinin global piyasaya entegre olmadan, dolayısıyla çok uluslu tekellerin hakimiyeti altına girmeden olamayacağını tartışıyorsa; bu sahte "özgürlük" ve "demokrasi" havarilerini ve iddialarını tartışmanın zamanı gelmiş demektir.
Foucault'nun bir zamanlar söylediği gibi, "Hiçbir şey tersinden bu kadar totaliter olmamıştır"; ve bu "özgürlüğü" tartışmaya başlamak, fikir babası Wells'in Açık Komplo'sunu okumakla başlar.
H. G. Wells'in bu yaygın olarak pek bilinmeyen, ancak derinden derine etkili olduğunu yeni anlamaya başladığımız kitabı yazılalı hemen hemen bir yüzyıl oldu. Wells 1928'de kitabını yazdığında Britanya İmparatorluğu, dünyanın her yerindeki dominyonları ve onların arasında ticaret için tüm okyanusları kateden dev ticaret filosu ve kendini bu ticaretin barış ve düzen içinde yürütülmesine adamış Krallık Tacı ve "Majestelerin Denizcileri" (His / Her Majesty's Seaman -HMS- Britanya Donanması'nın arması) ile evrensel barışa hizmete kendini adamış görünen bir dünya devleti idi. İngiliz tacına bağlılık, İngiliz gelenekleri içinde şekillenmiş bir iktidar ilkesi idi ve dünya üzerinde doğal sınırlarına ulaşmıştı. Bundan sonrası için daha yeni bir "imparatorluk tarzı" düşünmek lazımdı. Wells bunu Açık Komplo'da düşündü ve önerdi.
Wells, çağımızın garip, korkunç ve mantık sınırlarını zorlayan olaylarının, uluslaraşırı ve onlardan daha zengin şirketlerin, atlatılamayan iktisadi krizlerin, genetik planlamanın, yeniden başlayan sömürge savaşlarının, kişilik, kimlik ve bağımsızlık kaybının bir habercisi midir? Gönül olmamasını diliyor; ama akıl yine de bundan korkuyor.
Yeryüzünün hakimleri ve elit çevreleri, Bilderberg toplantılarında sosyal güvenlik harcamalarını "girişim özgürlüğü önünde engel" görerek kaldırmak, Chicago Ekonomi Okulu'nda kölelik akdini "özgür bırakmak", IMF ve Dünya Bankası çevrelerinde demokrasinin global piyasaya entegre olmadan, dolayısıyla çok uluslu tekellerin hakimiyeti altına girmeden olamayacağını tartışıyorsa; bu sahte "özgürlük" ve "demokrasi" havarilerini ve iddialarını tartışmanın zamanı gelmiş demektir.
Foucault'nun bir zamanlar söylediği gibi, "Hiçbir şey tersinden bu kadar totaliter olmamıştır"; ve bu "özgürlüğü" tartışmaya başlamak, fikir babası Wells'in Açık Komplo'sunu okumakla başlar.