Ticarî hayat insanların en başta gelen meşguliyet alanlarından biridir. Üretim, tüketim ve hizmet sektörü gibi ticaretin yan alanları da ilave edilirse, hayatın tamamen ekonomik faaliyetler etrafınd şekillendiği söylenebilir. Bu bağlamda konu Kur'ân'da oldukça dikkat çeken yoğunlukta yer almıştır.
Hal böyle olunca âyetlerde, ibâdetlerin ihmal edilmemesi şartıyla ticaret teşvik edilmiş, adâlet ilkelerine uygun yapılması istenmiş, ölçü ve tartının adil yapılmasına dikkat çekilmiş, alışverişlerde karşılıklı rıza esasına vurgu yapılmıştır. Birçok ticarî kavramı sunmakla yetinmeyen Kur'ân, bununla birlikte ticaretin dayandığı sebepler ya da bu sebeplerin yol açtığı sonuçları bir olgu olarak örmekte, ticareti sadece maddî ihtiyaçların karşılanmasını sağlayan dünyevî bir faaliyet olarak değil aynı zamanda uhrevî boyutuyla da değerlendirmektedir. Onun âhiretle ilgili hususlarda da tam bir ticaret (kazanma-kaybetme)dili kullandığı görülmektedir. Başka bir ifade ile Kur'ân, ticareti niyetle ibâdet benzeri bir mümin davranışı görmekte, ona dünyevî bir muâmele olarak da birtakım usül ve esaslar getirmektedir.
Bu çalışmada Kur'ân'ın, ticarete nasıl bir anlam yüklediği, ticaretle ilgili hangi kavramları kullandığı, hangi ilkeleri önerdiği, neden uhrevî olayları ticaret dili ve mantığı ile anlattığı, dünyevî bir iş gibi görülen ticareti neden âhiretle alakalandırdığı aydınlatılmaya çalışılmıştır.
Ticarî hayat insanların en başta gelen meşguliyet alanlarından biridir. Üretim, tüketim ve hizmet sektörü gibi ticaretin yan alanları da ilave edilirse, hayatın tamamen ekonomik faaliyetler etrafınd şekillendiği söylenebilir. Bu bağlamda konu Kur'ân'da oldukça dikkat çeken yoğunlukta yer almıştır.
Hal böyle olunca âyetlerde, ibâdetlerin ihmal edilmemesi şartıyla ticaret teşvik edilmiş, adâlet ilkelerine uygun yapılması istenmiş, ölçü ve tartının adil yapılmasına dikkat çekilmiş, alışverişlerde karşılıklı rıza esasına vurgu yapılmıştır. Birçok ticarî kavramı sunmakla yetinmeyen Kur'ân, bununla birlikte ticaretin dayandığı sebepler ya da bu sebeplerin yol açtığı sonuçları bir olgu olarak örmekte, ticareti sadece maddî ihtiyaçların karşılanmasını sağlayan dünyevî bir faaliyet olarak değil aynı zamanda uhrevî boyutuyla da değerlendirmektedir. Onun âhiretle ilgili hususlarda da tam bir ticaret (kazanma-kaybetme)dili kullandığı görülmektedir. Başka bir ifade ile Kur'ân, ticareti niyetle ibâdet benzeri bir mümin davranışı görmekte, ona dünyevî bir muâmele olarak da birtakım usül ve esaslar getirmektedir.
Bu çalışmada Kur'ân'ın, ticarete nasıl bir anlam yüklediği, ticaretle ilgili hangi kavramları kullandığı, hangi ilkeleri önerdiği, neden uhrevî olayları ticaret dili ve mantığı ile anlattığı, dünyevî bir iş gibi görülen ticareti neden âhiretle alakalandırdığı aydınlatılmaya çalışılmıştır.