Michael Cunningham'ın, Pulitzer ve Oscar Ödüllü Saatler romanından önce yazdığı Dünyanın Sonundaki Ev, iki gençlik arkadaşının, Jonathan ile Bobby'nin çevresinde dönüyor. Dünyanın özgürlük rüzgarlarıyla ayağa kalktığı bir dönem olan '60'lı yılların sonundan başlayarak '80'li yıllara uzanan romanda, sorunlu ailelerden gelen iki gencin istençleri dışında sürüklendiği yol, eşcinsel bir ilişki oluyor. Kendilerinden yaşça büyük ve uçuk, eksantrik, cinsel açıdan sınır tanımaz Clare'in aralarına katılmasıyla da ilişkileri farklı bir boyuta sürükleniyor. Üçlü'nün paylaşmaya çalıştıkları sıradışı yaşam, dönemin esrikliği, New York'un başıbozukluğu, her birinin çocukluklarından getirdiği psikolojik yükler ve dünyayı tam anlamıyla farklı biçimlerde algılayışları, romanın hamurunu oluşturuyor. Bobby'den bir bebeği olan Clare'le birlikte bu iki genç, taşrada yaşayan büyük bir aile olmayı deneseler de yaşamın yasalarına ters düşen bir şeyler vardır... Dünyanın Sonundaki Ev, büyük kentlerdeki yaşamın barındırdığı kırılgan, yoğun ilişkileri öne çıkaran, küçük kentten büyük kente göçen insanları ve ilişkilerini psikolojik boyutuyla ve ruh çözümlemeleriyle yoğuran bir roman.
Michael Cunningham'ın, Pulitzer ve Oscar Ödüllü Saatler romanından önce yazdığı Dünyanın Sonundaki Ev, iki gençlik arkadaşının, Jonathan ile Bobby'nin çevresinde dönüyor. Dünyanın özgürlük rüzgarlarıyla ayağa kalktığı bir dönem olan '60'lı yılların sonundan başlayarak '80'li yıllara uzanan romanda, sorunlu ailelerden gelen iki gencin istençleri dışında sürüklendiği yol, eşcinsel bir ilişki oluyor. Kendilerinden yaşça büyük ve uçuk, eksantrik, cinsel açıdan sınır tanımaz Clare'in aralarına katılmasıyla da ilişkileri farklı bir boyuta sürükleniyor. Üçlü'nün paylaşmaya çalıştıkları sıradışı yaşam, dönemin esrikliği, New York'un başıbozukluğu, her birinin çocukluklarından getirdiği psikolojik yükler ve dünyayı tam anlamıyla farklı biçimlerde algılayışları, romanın hamurunu oluşturuyor. Bobby'den bir bebeği olan Clare'le birlikte bu iki genç, taşrada yaşayan büyük bir aile olmayı deneseler de yaşamın yasalarına ters düşen bir şeyler vardır... Dünyanın Sonundaki Ev, büyük kentlerdeki yaşamın barındırdığı kırılgan, yoğun ilişkileri öne çıkaran, küçük kentten büyük kente göçen insanları ve ilişkilerini psikolojik boyutuyla ve ruh çözümlemeleriyle yoğuran bir roman.