Metin'in şiirlerini tanıdığımdan beri dergilerde okuyor, izliyordum. Benim öznel görüşüme göre bu şiirin çarpıcılığı yaşantısına dayanmasındandır. Devrimci bir geçmişi, iki yıllık bir cezaevi konukluğu var yaşamında. Büyük laf etmiş olmayayım ama şiir yazanlar orada bir süre yattıktan sonra şair oluyorlar. -Arif Damar- Metin Cengiz de birçok kuşakdaşı gibi ya da 1970'li ve 1980'li yıllarda şiir yazmaya başlayan birçok şair gibi Türk şiirinin birikiminin farkında. Divan şiirinden Hececiler'e, toplumcu gerçekçilerden İkinci Yenici şairlerine kadar şiirimizin biçim ve içerik yönünden geçirdiği değişimleri özümseyen, en azından bilen bir kuşaktan. Ayrıca Batı şiirine, özellikle de Fransız şiirine aşina. (...) Özellikle ilk kitabı Bir Tufan Sonrası'nda anlatımcılığa dayanan ya da belli bir konusu olan şiirlerindeki başarısı, aynı tür şiir geleneğini kendine özgü bir söyleyişle sürdürmesinden kaynaklanıyor. Eray Canberk ‘80 dönemi şiirimizin ana damarlarından biridir Metin Cengiz şiiri. Çağdaş duyarlılığı ve dil bilincini içselleştirmiş, başta 2.Yeni ve ‘70 şiiri olmak üzere gelenekle yüzleşmiş, 1990 ve sonrasında da derinleşerek akmayı sürdürmüş bir şiirdir bu. Metin Cengiz, bilgibilimsel ve kültürel dolayımlara sonuna kadar açık bir şair kimliğiyle, çağdaş şiirimizi "bağlanma"nın ve "materyalist- mistisizm"in usta örnekleriyle zenginleştirmiştir. Toplu Şiirler'in birinci cildi olan Sonsuzluk Çiseler Büyük Sularda ile birlikte okura ulaşan bu kitap şiirin elbette öncelikle dilsel bir örgü olduğunu ama dilden ibaret olmadığını, estetik bir bütün halinde insanı ve gerçekliği dönüştürdüğünü gösteren seçkin bir toplam. -Celal Soycan- Metin Cengiz ve kuşağının birçok şairi, yakarıda andığım gibi bu büyük birikimin havuzunda yaşadılar. Şiirin "şahsi" olduğu gerçeğini kavradıkları anda havuzdan çıkmak ve havuza ait etkilenmeleri özümsemek, eklektisizmden kurtulup şahsileşmek, şiirsel çırpınışlarının asıl yönü ve belki de biricik devinimi oldu. Cengiz, bu şairlerin en hamaratlarından. (...) Şiirde hem şahsilik hem de başlangıçtaki devrimci ukde, yeni bir heyecanla anılıyor ve temiz bir sayfa açmaya kararlı bir birey beliriyor. Gençlik Çağı'nın son bölümü olan "Meseller" ise "erken" ustalaşmış bir şairin hikmet denemeleri olarak okunabilir. (...) Geçmişi ile bugünü arasında bölünmüş bir şiirin, kasılma ile hamle arasındaki karşıtlığın şairi Metin Cengiz. Metin ve Cengiz... Metin Cengiz'in 30 yıllık şiirsel toplamından şu çıkarılabilir: Henüz 12 Eylül'den çıkamadı şair. Ama ona karşı mücadelesi, ilk güne göre epeyce yol aldı; anonimlikten, moda şiirden, güncel kabullerden kurtuldu, kalıcı ve epey şahsi bir yol ve zengin deneyimler edindi, yenilgi bir kez daha okul oldu. -Mahmut Temizyürek-
Metin'in şiirlerini tanıdığımdan beri dergilerde okuyor, izliyordum. Benim öznel görüşüme göre bu şiirin çarpıcılığı yaşantısına dayanmasındandır. Devrimci bir geçmişi, iki yıllık bir cezaevi konukluğu var yaşamında. Büyük laf etmiş olmayayım ama şiir yazanlar orada bir süre yattıktan sonra şair oluyorlar. -Arif Damar- Metin Cengiz de birçok kuşakdaşı gibi ya da 1970'li ve 1980'li yıllarda şiir yazmaya başlayan birçok şair gibi Türk şiirinin birikiminin farkında. Divan şiirinden Hececiler'e, toplumcu gerçekçilerden İkinci Yenici şairlerine kadar şiirimizin biçim ve içerik yönünden geçirdiği değişimleri özümseyen, en azından bilen bir kuşaktan. Ayrıca Batı şiirine, özellikle de Fransız şiirine aşina. (...) Özellikle ilk kitabı Bir Tufan Sonrası'nda anlatımcılığa dayanan ya da belli bir konusu olan şiirlerindeki başarısı, aynı tür şiir geleneğini kendine özgü bir söyleyişle sürdürmesinden kaynaklanıyor. Eray Canberk ‘80 dönemi şiirimizin ana damarlarından biridir Metin Cengiz şiiri. Çağdaş duyarlılığı ve dil bilincini içselleştirmiş, başta 2.Yeni ve ‘70 şiiri olmak üzere gelenekle yüzleşmiş, 1990 ve sonrasında da derinleşerek akmayı sürdürmüş bir şiirdir bu. Metin Cengiz, bilgibilimsel ve kültürel dolayımlara sonuna kadar açık bir şair kimliğiyle, çağdaş şiirimizi "bağlanma"nın ve "materyalist- mistisizm"in usta örnekleriyle zenginleştirmiştir. Toplu Şiirler'in birinci cildi olan Sonsuzluk Çiseler Büyük Sularda ile birlikte okura ulaşan bu kitap şiirin elbette öncelikle dilsel bir örgü olduğunu ama dilden ibaret olmadığını, estetik bir bütün halinde insanı ve gerçekliği dönüştürdüğünü gösteren seçkin bir toplam. -Celal Soycan- Metin Cengiz ve kuşağının birçok şairi, yakarıda andığım gibi bu büyük birikimin havuzunda yaşadılar. Şiirin "şahsi" olduğu gerçeğini kavradıkları anda havuzdan çıkmak ve havuza ait etkilenmeleri özümsemek, eklektisizmden kurtulup şahsileşmek, şiirsel çırpınışlarının asıl yönü ve belki de biricik devinimi oldu. Cengiz, bu şairlerin en hamaratlarından. (...) Şiirde hem şahsilik hem de başlangıçtaki devrimci ukde, yeni bir heyecanla anılıyor ve temiz bir sayfa açmaya kararlı bir birey beliriyor. Gençlik Çağı'nın son bölümü olan "Meseller" ise "erken" ustalaşmış bir şairin hikmet denemeleri olarak okunabilir. (...) Geçmişi ile bugünü arasında bölünmüş bir şiirin, kasılma ile hamle arasındaki karşıtlığın şairi Metin Cengiz. Metin ve Cengiz... Metin Cengiz'in 30 yıllık şiirsel toplamından şu çıkarılabilir: Henüz 12 Eylül'den çıkamadı şair. Ama ona karşı mücadelesi, ilk güne göre epeyce yol aldı; anonimlikten, moda şiirden, güncel kabullerden kurtuldu, kalıcı ve epey şahsi bir yol ve zengin deneyimler edindi, yenilgi bir kez daha okul oldu. -Mahmut Temizyürek-