"... İstersem secdeye kapanır, iki karış sakal bırakır; teheccüd namazı kılar, zakir, zahid bile olurum. 'Dünyayı boş mu verdin?' diyenlere; 'Düşün yakamdan dünyamz başınızı yesin,' derim. Ey markçı, ey dolarcı, ey altıncı akraba, arkadaş, yakın dost, tanıdık. Alın malınızı, marklar, dolarlar sizin olsun. Alın kat kat minnetinizi, verin verin benim haysiyetimi...
Ey baba! Al paranı, sattığın evi geri al! Saraylar, sırça köşkler senin olsun. istemem senin de o acı bakışlarını. Neyime yetmez gecekondum?
Duvarları rutubetten olsun. Varsın, içeriye ışık zor girsin. Mumu yakar, minnetli avizeyi, lüksü, güneşi bile istemem...
Dünya, para, pul, şan, şöhret, makam sizin olsun. Verin ahiretimi...
İstediğim, bir kağıt, bir kalem.... Artık hürüm, dünyaya meydan okumak benim hakkım.
Çünkü borçsuzum ben..."
"... İstersem secdeye kapanır, iki karış sakal bırakır; teheccüd namazı kılar, zakir, zahid bile olurum. 'Dünyayı boş mu verdin?' diyenlere; 'Düşün yakamdan dünyamz başınızı yesin,' derim. Ey markçı, ey dolarcı, ey altıncı akraba, arkadaş, yakın dost, tanıdık. Alın malınızı, marklar, dolarlar sizin olsun. Alın kat kat minnetinizi, verin verin benim haysiyetimi...
Ey baba! Al paranı, sattığın evi geri al! Saraylar, sırça köşkler senin olsun. istemem senin de o acı bakışlarını. Neyime yetmez gecekondum?
Duvarları rutubetten olsun. Varsın, içeriye ışık zor girsin. Mumu yakar, minnetli avizeyi, lüksü, güneşi bile istemem...
Dünya, para, pul, şan, şöhret, makam sizin olsun. Verin ahiretimi...
İstediğim, bir kağıt, bir kalem.... Artık hürüm, dünyaya meydan okumak benim hakkım.
Çünkü borçsuzum ben..."