Ülkü Olcay bu ilk şiir kitabıyla bizi, aşkın her an görülebilen bir “düş”; şiirin ise gerçeğin kavranmasından sonraki “düş ertesi”nin terennümü olduğuna inandırmaya çalışıyor. Haksız da sayılmaz. Çünkü aşk, aklın aşmaya izin vermediği sınırları, yüreğinin kavrayışıyla düşe döndürerek aşmak aynı zamanda aklın inanmadığı o düşe gönüllü olarak inanmaktır. Akıl insanı geri çekse de yürek her dâim o düşün büyüsünü yaşamak için deli bir çırpınış içindedir. Böylece aşkın hükmettiği insanın hayatında da hayal ile gerçek bir sarmal gibi birbirine dolanır.
Ülkü Olcay bu ilk şiir kitabıyla bizi, aşkın her an görülebilen bir “düş”; şiirin ise gerçeğin kavranmasından sonraki “düş ertesi”nin terennümü olduğuna inandırmaya çalışıyor. Haksız da sayılmaz. Çünkü aşk, aklın aşmaya izin vermediği sınırları, yüreğinin kavrayışıyla düşe döndürerek aşmak aynı zamanda aklın inanmadığı o düşe gönüllü olarak inanmaktır. Akıl insanı geri çekse de yürek her dâim o düşün büyüsünü yaşamak için deli bir çırpınış içindedir. Böylece aşkın hükmettiği insanın hayatında da hayal ile gerçek bir sarmal gibi birbirine dolanır.