Düşüncenin mıknatıs gibi çekim gücü olan bir kuvvet olduğunu görmeye başladığımız zaman, şimdiye kadar bize karanlık gelen birçok şeyin niçin gerçekleştiğini anlamaya çalışacağız.
Öğrencisine, zamanın ve güçlüklerin karşılığını, düşünce dünyasının çekim kanununun çalışmaları kadar iyi veren hiçbir çalışma yoktur.
Işık, ısı, ses ve elektrik titreşimleri kadar gerçek olan çok sayıda hakeket titreşimleri yayarız. Bu titreşimlerin üretimi ve iletimini belirleyen yasaları anladığımız zaman onları tıpkı diğer daha iyi bilinen enerji biçimleri gibi günlük hayatımızda kullanılabilir hale geliriz. Bu titreşimleri görememiz, duyamamamız, tartamamız veya ölçememiz onların var olmadığı anlamına gelmez.
Düşüncenin mıknatıs gibi çekim gücü olan bir kuvvet olduğunu görmeye başladığımız zaman, şimdiye kadar bize karanlık gelen birçok şeyin niçin gerçekleştiğini anlamaya çalışacağız.
Öğrencisine, zamanın ve güçlüklerin karşılığını, düşünce dünyasının çekim kanununun çalışmaları kadar iyi veren hiçbir çalışma yoktur.
Işık, ısı, ses ve elektrik titreşimleri kadar gerçek olan çok sayıda hakeket titreşimleri yayarız. Bu titreşimlerin üretimi ve iletimini belirleyen yasaları anladığımız zaman onları tıpkı diğer daha iyi bilinen enerji biçimleri gibi günlük hayatımızda kullanılabilir hale geliriz. Bu titreşimleri görememiz, duyamamamız, tartamamız veya ölçememiz onların var olmadığı anlamına gelmez.