Elinizdeki kitap Türkiye'de bir felsefe geleneğinin olup olmadığına ilişkin tartışmalar bağlamında İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü bünyesinde görev yapmış hocalarımızın görüşlerini değerlendirdiğimiz araştırma yolculuğundaki üçüncü çalışmadır. İlk olarakDüşünceleriyle Nermi Uygur, sonrasındaİsmail Tunalıdüşüncesi kitaplarının ardından yine o kitaplarda da olduğu üzere hatırı sayılı çalışmayla birlikte Takiyettin Mengüşoğlu'nun görüşleri değerli yazarlarca ele alınmaya, değerlendirilmeye ve yeri geldiğinde eleştirilmeye çalışıldı.
Takiyettin Mengüşoğlu da diğer hocalarımız gibi özgün eserler vermiş, bu eserlerinde hem felsefe tarihindeki çeşitli görüşler ve filozoflarla hesaplaşmış hem de bu tartışmalar içerisinde kendi görüşlerini olgunlaştırmıştır. Dolayısıyla elinizdeki kitaptaki çalışmalarda da görüleceği üzere kendinden sonrakilere ciddi bir miras bırakmıştır. Mengüşoğlu'nun felsefi mirası şimdiden kendinden sonrakiler için verimli bir dayanak noktası olmuştur.
Düşünceleriyle Nermi Uygurkitabında “felsefecilerimizin düşünceleri hakkında araştırma yapmadan on yıllardır sürdürülen ‘felsefe geleneğimiz var mı?' sorusu etrafında yürütülen anlamsız ve verimsiz konuşmalar da son bulacaktır” denmişti. Son yıllarda hocalarımız üzerine yapılan, sayısı günden güne artan çalışmalardan da anlaşılabileceği üzere artık bu konuşmalar son bulmaya başlamış onun yerine geleneğin varlığı, ne şekilde ilerletilebileceği, hocaların görüşlerinin ne şekilde yeni tartışmalar için zemin oluşturabildiği sorgulanmaya başlamıştır.
Elinizdeki kitap Türkiye'de bir felsefe geleneğinin olup olmadığına ilişkin tartışmalar bağlamında İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü bünyesinde görev yapmış hocalarımızın görüşlerini değerlendirdiğimiz araştırma yolculuğundaki üçüncü çalışmadır. İlk olarakDüşünceleriyle Nermi Uygur, sonrasındaİsmail Tunalıdüşüncesi kitaplarının ardından yine o kitaplarda da olduğu üzere hatırı sayılı çalışmayla birlikte Takiyettin Mengüşoğlu'nun görüşleri değerli yazarlarca ele alınmaya, değerlendirilmeye ve yeri geldiğinde eleştirilmeye çalışıldı.
Takiyettin Mengüşoğlu da diğer hocalarımız gibi özgün eserler vermiş, bu eserlerinde hem felsefe tarihindeki çeşitli görüşler ve filozoflarla hesaplaşmış hem de bu tartışmalar içerisinde kendi görüşlerini olgunlaştırmıştır. Dolayısıyla elinizdeki kitaptaki çalışmalarda da görüleceği üzere kendinden sonrakilere ciddi bir miras bırakmıştır. Mengüşoğlu'nun felsefi mirası şimdiden kendinden sonrakiler için verimli bir dayanak noktası olmuştur.
Düşünceleriyle Nermi Uygurkitabında “felsefecilerimizin düşünceleri hakkında araştırma yapmadan on yıllardır sürdürülen ‘felsefe geleneğimiz var mı?' sorusu etrafında yürütülen anlamsız ve verimsiz konuşmalar da son bulacaktır” denmişti. Son yıllarda hocalarımız üzerine yapılan, sayısı günden güne artan çalışmalardan da anlaşılabileceği üzere artık bu konuşmalar son bulmaya başlamış onun yerine geleneğin varlığı, ne şekilde ilerletilebileceği, hocaların görüşlerinin ne şekilde yeni tartışmalar için zemin oluşturabildiği sorgulanmaya başlamıştır.