İnsanî bir eylem olarak düşünme sadece insanın gücü dahilindedir. Ancak düşünme, insandan zorunlu ya da insiyâki bir biçimde zuhur eden bir fiil de değildir. Düşünme her şeyden önce bilinçli bir çaba ve süreci gerektirir. Bilhassa kendisiyle yeni bilgilere ulaşılması hedeflenen ‘doğru düşünme', İslâm mütefekkirlerinin ifadesiyle ‘sahîh nazar' ancak belirli bir yöntemde varlık bulur ve böylece insanı bilgiye ulaştırır. Böyle bir gerekçeyle kaleme alınan bu çalışma, İslâm düşünce geleneği içinde terimleştiği şekliyle ‘nazar' kavramı üzerinden giderek büyük düşünür Seyyid Şerîf Cürcânî'nin yaklaşımını incelemektedir. Onun nazar teorisini görmek, onunla birlikte düşünmek, ondan hareketle düşünmenin yöntemini çıkarmak, şüphesiz insanın düşünce dünyasını zenginleştirmekle kalmayacak, düşünme dünyasında kendine bir yer bulmasına da imkân tanıyacaktır.
İnsanî bir eylem olarak düşünme sadece insanın gücü dahilindedir. Ancak düşünme, insandan zorunlu ya da insiyâki bir biçimde zuhur eden bir fiil de değildir. Düşünme her şeyden önce bilinçli bir çaba ve süreci gerektirir. Bilhassa kendisiyle yeni bilgilere ulaşılması hedeflenen ‘doğru düşünme', İslâm mütefekkirlerinin ifadesiyle ‘sahîh nazar' ancak belirli bir yöntemde varlık bulur ve böylece insanı bilgiye ulaştırır. Böyle bir gerekçeyle kaleme alınan bu çalışma, İslâm düşünce geleneği içinde terimleştiği şekliyle ‘nazar' kavramı üzerinden giderek büyük düşünür Seyyid Şerîf Cürcânî'nin yaklaşımını incelemektedir. Onun nazar teorisini görmek, onunla birlikte düşünmek, ondan hareketle düşünmenin yöntemini çıkarmak, şüphesiz insanın düşünce dünyasını zenginleştirmekle kalmayacak, düşünme dünyasında kendine bir yer bulmasına da imkân tanıyacaktır.