Felsefede tartışılan en önemli mevzulardan birisi olan “insan nedir?” sorusuna değişik yanıtlar verilmiştir. Aristo, “insan, akıllı bir hayvandır” derken “aklı”; Huizinga,“insan, oyun oynayan bir varlıktır” derken “oyunu”; Spinoza, “insan, arzulayan bir varlıktır” derken “arzu”yu argümanlarının merkezlerine koyarlar. Daha başka yaklaşımlar da vardır: alet yapan varlık; tinsel varlık; bilinçaltı yönü egemen varlık… gibi. Gelgelelim insana dair bu kavrayışların tümü bir ölçüde insanın diğer varlıklardan ayırdedici yanlarına dair bazı ölçütler ve ipuçları verse bile yine de eksik olan ve kanımca daha baskın olan bir öğe dışarıda bırakılır:“insan, hikâyeler üreten bir varlıktır.”
Felsefede tartışılan en önemli mevzulardan birisi olan “insan nedir?” sorusuna değişik yanıtlar verilmiştir. Aristo, “insan, akıllı bir hayvandır” derken “aklı”; Huizinga,“insan, oyun oynayan bir varlıktır” derken “oyunu”; Spinoza, “insan, arzulayan bir varlıktır” derken “arzu”yu argümanlarının merkezlerine koyarlar. Daha başka yaklaşımlar da vardır: alet yapan varlık; tinsel varlık; bilinçaltı yönü egemen varlık… gibi. Gelgelelim insana dair bu kavrayışların tümü bir ölçüde insanın diğer varlıklardan ayırdedici yanlarına dair bazı ölçütler ve ipuçları verse bile yine de eksik olan ve kanımca daha baskın olan bir öğe dışarıda bırakılır:“insan, hikâyeler üreten bir varlıktır.”