Yazar:
Prof. Dr. Georg Schreiber 1922'de Viyana Neustadt'ta doğdu. 1962 ve 1968'de "Gençler İçin Edebiyat" ödüllerini aldı. Önemli eserleri: İmparatorun Süvarileri, 1967; Avusturya'da Romalılar, 1974; Sipahiler 1975; Tacın Parlaması ve Sönmesi; 1978.
Türkiye'nin Avrupa'da çok az bir toprağı vardır, adeta köprübaşı gibi bir topraktır bu ve başkenti de hayli uzakta, Küçükasya'nın ortasında bir yerdedir. Ne var ki 20. yüzyıla kadar İstanbul, sarayında masallara özgü bir görkem içinde yaşayan sultanların hükümet merkeziydi. Birkaç yüzyıl önce Osmanlı İmparatorluğu'nun sınırları Macaristan'da Orta Avrupa'nın kıyısındaydı. Sultanın savaşçıları daha Konstantinopel'i fethetmezden önce Steirmark ve Körnten'e kadar gelmişlerdi. Bu savaşçılar Adriyatik kıyılarında ve Ukrayna'da at koşturdular: Kutsal Roma İmparatorluğunun başkenti Viyana'yı iki defa kuşattılar. Sultanın gemileri İtalya kıyılarında düşman, Güney Fransa'da müttefik olarak dolaştı.
Bu kitap, Türklerin Hıristiyan Batı'nın en tehlikeli, en korkulan düşmanı olarak ortaya çıktığı yüzyılları anlatmaktadır. Bunu da, yalnızca tarihsel olaylarla sınırlı kalmayıp bugün de saptanabilen kalıntıları sürekli izleyerek yapmaktadır. Böylece kaleler, harabeler, hamamlar, anıtlar, müzeler, tablolar, gravürler, çeşitli yapılar, yer adları ve halkların görenekleri incelenmiş, eleştirel bir anlayışla ele alınarak yorumlanmış ve anlatılmıştır.
Georg Schreiber 20 yıldan fazla bir zamandan beri Güneydoğu Avrupa'nın tarihi ve kültürüyle uğraşmaktadır.
Aksoy Yayıncılık'tan çıkan ""Edirne'den Viyana Kapılarına Kadar / Türklerden Kalan"" adlı bu kitap incelemelerin bir sonucudur. Yazar Türkleri Avrupa'ya ayak bastıkları zamandan başlayarak günümüze kadar ele almaktadır. Bu zaman dilimi içinde cereyan eden olaylar, bir macera romanı gibi merakla okunuyor. Bu arada siyasal entrikalar ve diplomasi oyunları, kültür ve ekonomi tarihi, sosyolojik özellikler, saraylarda ve dağ köylerinde yaşayan insanların yazgıları, askeri, etnolojik ve sanat tarihine ilişkin ayrıntılar canlı bir mozaik tablonun taşları gibi karşımıza çıkıyor.
Yazar:
Prof. Dr. Georg Schreiber 1922'de Viyana Neustadt'ta doğdu. 1962 ve 1968'de "Gençler İçin Edebiyat" ödüllerini aldı. Önemli eserleri: İmparatorun Süvarileri, 1967; Avusturya'da Romalılar, 1974; Sipahiler 1975; Tacın Parlaması ve Sönmesi; 1978.
Türkiye'nin Avrupa'da çok az bir toprağı vardır, adeta köprübaşı gibi bir topraktır bu ve başkenti de hayli uzakta, Küçükasya'nın ortasında bir yerdedir. Ne var ki 20. yüzyıla kadar İstanbul, sarayında masallara özgü bir görkem içinde yaşayan sultanların hükümet merkeziydi. Birkaç yüzyıl önce Osmanlı İmparatorluğu'nun sınırları Macaristan'da Orta Avrupa'nın kıyısındaydı. Sultanın savaşçıları daha Konstantinopel'i fethetmezden önce Steirmark ve Körnten'e kadar gelmişlerdi. Bu savaşçılar Adriyatik kıyılarında ve Ukrayna'da at koşturdular: Kutsal Roma İmparatorluğunun başkenti Viyana'yı iki defa kuşattılar. Sultanın gemileri İtalya kıyılarında düşman, Güney Fransa'da müttefik olarak dolaştı.
Bu kitap, Türklerin Hıristiyan Batı'nın en tehlikeli, en korkulan düşmanı olarak ortaya çıktığı yüzyılları anlatmaktadır. Bunu da, yalnızca tarihsel olaylarla sınırlı kalmayıp bugün de saptanabilen kalıntıları sürekli izleyerek yapmaktadır. Böylece kaleler, harabeler, hamamlar, anıtlar, müzeler, tablolar, gravürler, çeşitli yapılar, yer adları ve halkların görenekleri incelenmiş, eleştirel bir anlayışla ele alınarak yorumlanmış ve anlatılmıştır.
Georg Schreiber 20 yıldan fazla bir zamandan beri Güneydoğu Avrupa'nın tarihi ve kültürüyle uğraşmaktadır.
Aksoy Yayıncılık'tan çıkan ""Edirne'den Viyana Kapılarına Kadar / Türklerden Kalan"" adlı bu kitap incelemelerin bir sonucudur. Yazar Türkleri Avrupa'ya ayak bastıkları zamandan başlayarak günümüze kadar ele almaktadır. Bu zaman dilimi içinde cereyan eden olaylar, bir macera romanı gibi merakla okunuyor. Bu arada siyasal entrikalar ve diplomasi oyunları, kültür ve ekonomi tarihi, sosyolojik özellikler, saraylarda ve dağ köylerinde yaşayan insanların yazgıları, askeri, etnolojik ve sanat tarihine ilişkin ayrıntılar canlı bir mozaik tablonun taşları gibi karşımıza çıkıyor.