Romanın başkişisi Edith, Pennsylvania'daki sevimli küçük evinde, ara sıra altına kaçıran yarı bunak George Amca ile uyumsuz sinsi oğlu Cliffie ile birlikte yaşamaktadır. Onun için tek bir kaçış yolu vardır: Bembeyaz sayfalarında alabildiğine farklı, kusursuz bir yaşam kurduğu günce'si... Sonuçsa bir cinayetten çok daha gizemli, sarsıcı ve korkutucudur. Patricia Highsmith'in her zamanki gibi yalın, usta bir anlatımla kaleme aldığı “Edith'in Güncesi“ndeki heyecan, günbegün tırmanan gerilim, bir cinayet romanından çok daha çarpıcı. Highsmith okurunu, Edith'in dışarıdan bakıldığında son derece sıradan görünen, oysa için için kaynayan yaşamına, akıl sağlığını usul usul yitirişine, bir parçası olmayı sürdürdüğü dış dünyadan kopup salt kendisi için kurduğu bir fantezi dünyasına kayışına abartısız, akıcı ve alaycı bir dille ortak oluyor. Edith'in yaşamını izlerken, 1950'lerden başlayarak Amerika Birleşik Devletleri'nin kirli çamaşırlarına, özellikle dış politika alanındaki çıkarcı, ikiyüzlü ve acımasız manevralarına da tanık oluyoruz. Highsmith'in birilerine, bir şeylere yaranmak gibi bir kaygısı yok; insanı da, ülkeyi de eleştirmekten çekinmiyor.
Romanın başkişisi Edith, Pennsylvania'daki sevimli küçük evinde, ara sıra altına kaçıran yarı bunak George Amca ile uyumsuz sinsi oğlu Cliffie ile birlikte yaşamaktadır. Onun için tek bir kaçış yolu vardır: Bembeyaz sayfalarında alabildiğine farklı, kusursuz bir yaşam kurduğu günce'si... Sonuçsa bir cinayetten çok daha gizemli, sarsıcı ve korkutucudur. Patricia Highsmith'in her zamanki gibi yalın, usta bir anlatımla kaleme aldığı “Edith'in Güncesi“ndeki heyecan, günbegün tırmanan gerilim, bir cinayet romanından çok daha çarpıcı. Highsmith okurunu, Edith'in dışarıdan bakıldığında son derece sıradan görünen, oysa için için kaynayan yaşamına, akıl sağlığını usul usul yitirişine, bir parçası olmayı sürdürdüğü dış dünyadan kopup salt kendisi için kurduğu bir fantezi dünyasına kayışına abartısız, akıcı ve alaycı bir dille ortak oluyor. Edith'in yaşamını izlerken, 1950'lerden başlayarak Amerika Birleşik Devletleri'nin kirli çamaşırlarına, özellikle dış politika alanındaki çıkarcı, ikiyüzlü ve acımasız manevralarına da tanık oluyoruz. Highsmith'in birilerine, bir şeylere yaranmak gibi bir kaygısı yok; insanı da, ülkeyi de eleştirmekten çekinmiyor.