Şeyh Bedreddin doğruldu ve gururla herkese tepeden baktı:
“Bir can için kimseye yalvarmam.”
Ölüme böyle meydan okuması, Onun “Ulu Türk” sıfatına layık karakterinin bir gereği idi.
Şeyh Bedreddin'in çıplak tenini götürüp darağacına astılar. Sesi mazlumların kalplerinde yankılandı:
“Mansur'am dara geldim.”
Beş yüz yıl bu sesi hiç duyan olmadı...
Arap ve Fars din ulemasının Osmanlı sarayına egemen olmasıyla Türk Dünyası Hanefî-Maturidî-Yesevî felsefesinden koptu, akılcılığı terk etti.
Bu eser, Türk töre ve felsefesinden, Türk-İslâm anlayışından kopuşa varlıklarını hiçe sayarak itiraz edenlerin, yüzyıllar süren kutlu ve hazin mücadelesinin hikâyesidir.
Şeyh Bedreddin doğruldu ve gururla herkese tepeden baktı:
“Bir can için kimseye yalvarmam.”
Ölüme böyle meydan okuması, Onun “Ulu Türk” sıfatına layık karakterinin bir gereği idi.
Şeyh Bedreddin'in çıplak tenini götürüp darağacına astılar. Sesi mazlumların kalplerinde yankılandı:
“Mansur'am dara geldim.”
Beş yüz yıl bu sesi hiç duyan olmadı...
Arap ve Fars din ulemasının Osmanlı sarayına egemen olmasıyla Türk Dünyası Hanefî-Maturidî-Yesevî felsefesinden koptu, akılcılığı terk etti.
Bu eser, Türk töre ve felsefesinden, Türk-İslâm anlayışından kopuşa varlıklarını hiçe sayarak itiraz edenlerin, yüzyıllar süren kutlu ve hazin mücadelesinin hikâyesidir.