Öyle bir futbol takımı ki, adı uluslaşmamızın temsili kavramları arasında geçiyor. “Fenerbahçe Cumhuriyeti“ bir yazarın nitelemesinden çok, işçisi, memuru, esnafı, öğrencisi, sanayicisiyle; erkeği ve kadınıyla, kentli, modernleşmeyi arzulayan kitlelerin ulus bilincini ortaya koyuyor. Fenerbahçe atılımlarıyla gelişmeyi, futbolun güzelliklerini koruyan teknik birikimleriyle estetiği temsil ediyor. Gelişme ve estetik... Zaten sembolü olan “kanarya kuşu“ da bunları ifade ediyor ve hiçbir futbol takımına bu denli yakışmıyor...
Fenerbahçe, galibiyetin tek sonuç, şampiyonluğun tek verimli olarak algılandığı kıyasıya bir futbol kültürü olan ülkemizde, elbette bu “sonuç“a ve bu “verim“e önem veriyor, vermek zorunda. Ama galibiyetlere rağmen kötü futbol oynandığında, futbol ruhunu korumayı şiar edinmiş camiası ve taraftarıyla hüzne kapılmadan da edemiyor. “Yeniyor ama Kanarya'da tat yok,“ bir kahvehane söyleyişinin ötesinde, futbolun güzelliklerinden kopmuş olmanın kederini ifade ediyor...
Fenerbahçe'nin taraftar kitlesi bugün Rusya, Afrika ve İsrail'e kadar yayılmıştır. Türkiye içinde de en büyük taraftar kitlesi onun. Sosyal tabakalar arasında yayılımı da, sosyologların ilgisini çekecek ilginçlikte. Dağ başındaki çobandan, uluslararası kuruluşlarda görev yapan vatandaşlarımıza varıncaya Fener, hep Fener...
Türkiye'nin en köklü futbol spor klübü. Cumhuriyeti kuran düşüncenin ilk futbol takımı. Ulusumuzun sarı kanaryası, gelişmenin ışığı Fener...
İşte bu kitap size “efsanenin geri dönüşü'nü, Fenerbahçe'nin 2000-2001 sezonundaki muhteşem şampiyonluğunu, gün gün, hafta hafta anlatacak, hatırlatacak... Gerçek Fenerlilere hararetle tavsiye edilir...
Öyle bir futbol takımı ki, adı uluslaşmamızın temsili kavramları arasında geçiyor. “Fenerbahçe Cumhuriyeti“ bir yazarın nitelemesinden çok, işçisi, memuru, esnafı, öğrencisi, sanayicisiyle; erkeği ve kadınıyla, kentli, modernleşmeyi arzulayan kitlelerin ulus bilincini ortaya koyuyor. Fenerbahçe atılımlarıyla gelişmeyi, futbolun güzelliklerini koruyan teknik birikimleriyle estetiği temsil ediyor. Gelişme ve estetik... Zaten sembolü olan “kanarya kuşu“ da bunları ifade ediyor ve hiçbir futbol takımına bu denli yakışmıyor...
Fenerbahçe, galibiyetin tek sonuç, şampiyonluğun tek verimli olarak algılandığı kıyasıya bir futbol kültürü olan ülkemizde, elbette bu “sonuç“a ve bu “verim“e önem veriyor, vermek zorunda. Ama galibiyetlere rağmen kötü futbol oynandığında, futbol ruhunu korumayı şiar edinmiş camiası ve taraftarıyla hüzne kapılmadan da edemiyor. “Yeniyor ama Kanarya'da tat yok,“ bir kahvehane söyleyişinin ötesinde, futbolun güzelliklerinden kopmuş olmanın kederini ifade ediyor...
Fenerbahçe'nin taraftar kitlesi bugün Rusya, Afrika ve İsrail'e kadar yayılmıştır. Türkiye içinde de en büyük taraftar kitlesi onun. Sosyal tabakalar arasında yayılımı da, sosyologların ilgisini çekecek ilginçlikte. Dağ başındaki çobandan, uluslararası kuruluşlarda görev yapan vatandaşlarımıza varıncaya Fener, hep Fener...
Türkiye'nin en köklü futbol spor klübü. Cumhuriyeti kuran düşüncenin ilk futbol takımı. Ulusumuzun sarı kanaryası, gelişmenin ışığı Fener...
İşte bu kitap size “efsanenin geri dönüşü'nü, Fenerbahçe'nin 2000-2001 sezonundaki muhteşem şampiyonluğunu, gün gün, hafta hafta anlatacak, hatırlatacak... Gerçek Fenerlilere hararetle tavsiye edilir...