Eğitimin Sosyolojik Temelleri
Toplum demografik, beşeri, sosyal, kültürel ve coğrafi faktörler tarafından belirlenen çok boyutlu bir varlıktır. Temelini insan ve insanlar arasında gerçekleşen ilişkiler oluşturur. Bu ilişkiler ta başından bir "toplum sözleşmesine", bireyler arasındaki "iş bölümü" ve "güç birliği" esasına dayanır. Bu ilişkiler rast gele değil, belirli kuralların temelinde gerçekleşir.
İnsan olarak adlandırılan çok bilinmeyenli denklem, yaratılış itibarı ile toplumsal bir varlık (homo socius-homo societus)'tır. Yani diğer insanlara karşı doğası itibariyle bir ilgi duyar ve öteki insanlarla bir arada olmak eğilimi taşır. Bu ilginin neticesi olarak insan, öncelikle yakın toplumsal çevresindeki bireylerle, akabinde de uzak çevresindeki bireylerle ilişkiler geliştirir. İnsan bireyi, bu ilişkilerin niteliğini-içeriğini, bu ilişkilere yön veren kuralları zamanla, toplum içinde yaşayarak öğrenir. Bu öğrenme sürecine "sosyalizasyon" ya da "toplumsallaşma-toplumsallaştırma süreci" denir.
Sosyalizasyon ya da toplumsallaşma denilen bu süreç, hem bireyler ve hem de toplum için hayati önem arz eder. Toplumların varlığının sağlıklı bir şekilde devamı ancak sosyalizasyon sürecinin sağlıklı bir şekilde işlemesi ile mümkün olur. Önceki kuşaklardan devralınıp geliştirilerek yaşatılan toplumsal ve kültürel miras, bu süreç sayesinde yeni nesille aktarılıp, öğretilir. Sosyalizasyon bir bakıma eğitim sürecinin ta kendisidir. Zira eğitim denildiğinde akla yalnızca belirli durumlarda, belirli amaçlara yönelik olarak, belirli bir zaman ve mekanda, belirli plan ve programlar doğrultusunda gerçekleştirilen eğitim gelmemelidir. Eğitim, çok daha geniş kapsamlı bir olgudur.
Toplumun ve kültürün devam, sağlıklı işleyen bir sosyalizasyon süreci ile ve tabi ki de sağlıklı işleyen bir eğitim sistemi ile gerçekleştirilebilir. İfadeyle evrensel ve milli mirasıon sonsuza kadar yaşatılması, eğitim ile mümkün olur.
Bu çalışmada, çok boyutlu bir olgu olan eğitim konusu, farklı boyutlarıylai sosyolojik açıdan incelendi. Eser, farklı uzmanlık alanlarımdan, büyük bir ekibin, uzun yılları kapsayan bilgi birikimi ve özverili çabaların neticesinde hayat buldu. Bu yönüyle kitabımız, uzun yıllar boyunca, sosyal bilimler alanında önemli bir yeri dolduracak ve geniş bir okuyucu kitlesi için, temel başvuru kaynağı olacaktır.
Toplum demografik, beşeri, sosyal, kültürel ve coğrafi faktörler tarafından belirlenen çok boyutlu bir varlıktır. Temelini insan ve insanlar arasında gerçekleşen ilişkiler oluşturur. Bu ilişkiler ta başından bir "toplum sözleşmesine", bireyler arasındaki "iş bölümü" ve "güç birliği" esasına dayanır. Bu ilişkiler rast gele değil, belirli kuralların temelinde gerçekleşir.
İnsan olarak adlandırılan çok bilinmeyenli denklem, yaratılış itibarı ile toplumsal bir varlık (homo socius-homo societus)'tır. Yani diğer insanlara karşı doğası itibariyle bir ilgi duyar ve öteki insanlarla bir arada olmak eğilimi taşır. Bu ilginin neticesi olarak insan, öncelikle yakın toplumsal çevresindeki bireylerle, akabinde de uzak çevresindeki bireylerle ilişkiler geliştirir. İnsan bireyi, bu ilişkilerin niteliğini-içeriğini, bu ilişkilere yön veren kuralları zamanla, toplum içinde yaşayarak öğrenir. Bu öğrenme sürecine "sosyalizasyon" ya da "toplumsallaşma-toplumsallaştırma süreci" denir.
Sosyalizasyon ya da toplumsallaşma denilen bu süreç, hem bireyler ve hem de toplum için hayati önem arz eder. Toplumların varlığının sağlıklı bir şekilde devamı ancak sosyalizasyon sürecinin sağlıklı bir şekilde işlemesi ile mümkün olur. Önceki kuşaklardan devralınıp geliştirilerek yaşatılan toplumsal ve kültürel miras, bu süreç sayesinde yeni nesille aktarılıp, öğretilir. Sosyalizasyon bir bakıma eğitim sürecinin ta kendisidir. Zira eğitim denildiğinde akla yalnızca belirli durumlarda, belirli amaçlara yönelik olarak, belirli bir zaman ve mekanda, belirli plan ve programlar doğrultusunda gerçekleştirilen eğitim gelmemelidir. Eğitim, çok daha geniş kapsamlı bir olgudur.
Toplumun ve kültürün devam, sağlıklı işleyen bir sosyalizasyon süreci ile ve tabi ki de sağlıklı işleyen bir eğitim sistemi ile gerçekleştirilebilir. İfadeyle evrensel ve milli mirasıon sonsuza kadar yaşatılması, eğitim ile mümkün olur.
Bu çalışmada, çok boyutlu bir olgu olan eğitim konusu, farklı boyutlarıylai sosyolojik açıdan incelendi. Eser, farklı uzmanlık alanlarımdan, büyük bir ekibin, uzun yılları kapsayan bilgi birikimi ve özverili çabaların neticesinde hayat buldu. Bu yönüyle kitabımız, uzun yıllar boyunca, sosyal bilimler alanında önemli bir yeri dolduracak ve geniş bir okuyucu kitlesi için, temel başvuru kaynağı olacaktır.