Ehl-i Beyt Yolu Seyyid Ali Sultan Süreği Kızıldeli Erkanı

Stok Kodu:
9786059490498
Boyut:
13.50x19.50
Sayfa Sayısı:
442
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2019-05
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
%15 indirimli
60,00
51,00
9786059490498
653318
Ehl-i Beyt Yolu Seyyid Ali Sultan Süreği
Ehl-i Beyt Yolu Seyyid Ali Sultan Süreği Kızıldeli Erkanı
51.00

Alevi–Bektaşi inancının öğrenmenin tek yolu o güzelim inancı aile düzeni içinde ve günlük yaşama uyarlamaktır. Çünkü inanıp iman ettikten sonra o ortama girdiğin zaman şek ve şüphen kalmaz. İkrar verdiğin o yol seni bir Mürşit'e, Pir'e, rehbere, musahibe götürür. Benliğini, kibrini, nefsini terbiye eder, senden şer'i ve kötü huyları alıp hayra yönlendirir, seni dünya kirlerinden arındırır. “Dört Kapı. Kırk Makamın” icraatına yönlendirir. Burada erkâna girmek gerektir. Çünkü orası sana “İnsan'ı Kamil” olma yolunu acar.

Bizden evvelki atalarımız bu erkânlarda dedelik, babalık, rehberlik, dervişlik makamlarını doldurmuşlar, görevlerini de laikiyle yerine getirmişlerdir. Şimdi o kutsal görevlere talip olanlar, kim olursa olsun önce kendine bir rehber bulup, ikrar verip musahip tutmalı, yaşadığı toplum içinde dara durup kendini yargılatarak “ilmi âlim, nefsi selim” Kemalet ve irfan sahibi olacak ki o kutsal görevlere aday olabilsinler.

İnsanı eğitmek, kötü huylardan arındırıp, İnsan'ı kâmil derecesine yükselten, temiz bir toplum meydana getirmek için Muhammed Ali'nin kurduğu, İmam Cafer Sadık'ın düzenlediği “Sırat-ı Müstakimdir” (Erkândır.) Bu erkânda kişi dört aşama ile hedefe ulaşabilir, biz buna dört kapı adını veririz. Bu erkânda birinci kapı “şeriat” kapısıdır. Bu kapıda sorumlu ve görevli olanlar “Rehber Makamındadır” Rehber, yol ve erkâna talip olmak isteyen adaya, evvela yol ve erkânın kurallarını ve bundan sonra nasıl davranacağını öğretir, bütün kötü huylarını terk etmesini, insanlığa zarar verecek davranışlardan sakınmasını ve bunun için neler yapması gerektiğini anlatır. Ondan sonra musahipliğin anlamını ve kutsallığını anlatır. İkrar verildikten sonra geri dönülmesinin manevi zararının neler olacağını söyler. Alevi-Bektaşi terimindeki şu ifadeyi kendisine açıklar “Öl ikrar verme, öl ikrarından geri dönme. Gelenin malı, dönenin canı” der ve de çok iyi düşünmesini söyler, her nefis bu yükü taşıyamaz. Çünkü inancımız gereği her kişi bu yola kendi rızası ile girmelidir. Rehber olan kişi de bütün bu konulara agâh olmak zorundadır.

Alevi–Bektaşi inancının öğrenmenin tek yolu o güzelim inancı aile düzeni içinde ve günlük yaşama uyarlamaktır. Çünkü inanıp iman ettikten sonra o ortama girdiğin zaman şek ve şüphen kalmaz. İkrar verdiğin o yol seni bir Mürşit'e, Pir'e, rehbere, musahibe götürür. Benliğini, kibrini, nefsini terbiye eder, senden şer'i ve kötü huyları alıp hayra yönlendirir, seni dünya kirlerinden arındırır. “Dört Kapı. Kırk Makamın” icraatına yönlendirir. Burada erkâna girmek gerektir. Çünkü orası sana “İnsan'ı Kamil” olma yolunu acar.

Bizden evvelki atalarımız bu erkânlarda dedelik, babalık, rehberlik, dervişlik makamlarını doldurmuşlar, görevlerini de laikiyle yerine getirmişlerdir. Şimdi o kutsal görevlere talip olanlar, kim olursa olsun önce kendine bir rehber bulup, ikrar verip musahip tutmalı, yaşadığı toplum içinde dara durup kendini yargılatarak “ilmi âlim, nefsi selim” Kemalet ve irfan sahibi olacak ki o kutsal görevlere aday olabilsinler.

İnsanı eğitmek, kötü huylardan arındırıp, İnsan'ı kâmil derecesine yükselten, temiz bir toplum meydana getirmek için Muhammed Ali'nin kurduğu, İmam Cafer Sadık'ın düzenlediği “Sırat-ı Müstakimdir” (Erkândır.) Bu erkânda kişi dört aşama ile hedefe ulaşabilir, biz buna dört kapı adını veririz. Bu erkânda birinci kapı “şeriat” kapısıdır. Bu kapıda sorumlu ve görevli olanlar “Rehber Makamındadır” Rehber, yol ve erkâna talip olmak isteyen adaya, evvela yol ve erkânın kurallarını ve bundan sonra nasıl davranacağını öğretir, bütün kötü huylarını terk etmesini, insanlığa zarar verecek davranışlardan sakınmasını ve bunun için neler yapması gerektiğini anlatır. Ondan sonra musahipliğin anlamını ve kutsallığını anlatır. İkrar verildikten sonra geri dönülmesinin manevi zararının neler olacağını söyler. Alevi-Bektaşi terimindeki şu ifadeyi kendisine açıklar “Öl ikrar verme, öl ikrarından geri dönme. Gelenin malı, dönenin canı” der ve de çok iyi düşünmesini söyler, her nefis bu yükü taşıyamaz. Çünkü inancımız gereği her kişi bu yola kendi rızası ile girmelidir. Rehber olan kişi de bütün bu konulara agâh olmak zorundadır.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat