Yer Anadolu, yıl MS 260. Uzun süren Pers kuşatmasının ardından, Roma kenti Edessa'nın daha fazla direnecek hali kalmaz... İmparator Publius Licinius Valerianus, imparator oluşuna aldırmadan, elçileriyle birlikte düşmanı Shapur'u barış anlaşmasına razı edebilmek için, kentin surlarından ayrılıp Pers karargâhına doğru yola çıkar. Ne yazık ki anlaşma için hiç umut yoktur... Karşılaşma imparator için hazırlanmış kötü bir tuzakla sona erer. İmparatorun yanı sıra onun korunmasından sorumlu İkinci Augustus Lejyonu'na bağlı, imparatorluğun en büyük kahramanı, yaşayan efsane Marcus Metellus Aquila ve Roma ordusunun en değerli on komutanı da düşmana esir düşerler. Hiç kimsenin sağ kurtulamadığı madenlerde zorla çalıştırılmaya, çürümeye bırakılmışlardır artık... Ama o en umutsuz anlarında yeraltının bütün karanlık dehlizlerini bilen biriyle karşılaşırlar. O, efsanevi İpek Krallığı'ndan, Çin'den gelmektedir. Böylece, Hindistan ormanları, Himalaya Dağları, Orta Asya çölleri derken Çin'in yüreğine kadar uzanan müthiş bir yolculuk başlar... Sonunda Marcus Metellus, bu uzak dünyaya ilk ulaşan Romalının kendisi olmadığını anladığında; aşk-hayat, dünyanın en büyük iki imparatorluğunun varlık savaşına ve komutan Aquila'nın öğretilerine göre yapılan yüzyıllar öncesinin bu en büyük çarpışmalarına tanık oluruz.
Yer Anadolu, yıl MS 260. Uzun süren Pers kuşatmasının ardından, Roma kenti Edessa'nın daha fazla direnecek hali kalmaz... İmparator Publius Licinius Valerianus, imparator oluşuna aldırmadan, elçileriyle birlikte düşmanı Shapur'u barış anlaşmasına razı edebilmek için, kentin surlarından ayrılıp Pers karargâhına doğru yola çıkar. Ne yazık ki anlaşma için hiç umut yoktur... Karşılaşma imparator için hazırlanmış kötü bir tuzakla sona erer. İmparatorun yanı sıra onun korunmasından sorumlu İkinci Augustus Lejyonu'na bağlı, imparatorluğun en büyük kahramanı, yaşayan efsane Marcus Metellus Aquila ve Roma ordusunun en değerli on komutanı da düşmana esir düşerler. Hiç kimsenin sağ kurtulamadığı madenlerde zorla çalıştırılmaya, çürümeye bırakılmışlardır artık... Ama o en umutsuz anlarında yeraltının bütün karanlık dehlizlerini bilen biriyle karşılaşırlar. O, efsanevi İpek Krallığı'ndan, Çin'den gelmektedir. Böylece, Hindistan ormanları, Himalaya Dağları, Orta Asya çölleri derken Çin'in yüreğine kadar uzanan müthiş bir yolculuk başlar... Sonunda Marcus Metellus, bu uzak dünyaya ilk ulaşan Romalının kendisi olmadığını anladığında; aşk-hayat, dünyanın en büyük iki imparatorluğunun varlık savaşına ve komutan Aquila'nın öğretilerine göre yapılan yüzyıllar öncesinin bu en büyük çarpışmalarına tanık oluruz.