Kızıl Ejderha tekrar göründü. Her zamankinden yarım saat erken gelmişti çünkü Mantikor'un sesini duymuştu. Onu haklamaya kararlıydı. Ejderhayı gören Mantikor hemen tabanları yağladı. Sanırım çoktan anlamış olmalısınız, bu Mantikor, Ejderha avlayan türden bir Mantikor değildi.
Mantikorla Ejderha arasında bir kovalamaca başladı. Avcısından kaçamayacağını anlayan Mantikor saklanmaya karar verdi. Şehir postanesinin kapısını açık görünce hemen içeri daldı. Sabah postasının arkasına saklanmaya çalışırken Ejderha onu gördü. Vakit kaybetmeden üzerine çullandı. Bir gürültü koptu. Mantikor'un acı miyavlaması şehrin her yanından duyulabiliyordu. Yediği kediler ve içtiği sütler sesine iyi gelmişti. Ardından hüzünlü bir sessizlik oldu. Pencereleri postaneye bakan insanlar, Ejderhanın alev ve duman püskürterek postanenin merdivenlerinden indiğini gördü. Mantikor'un kürkünden koparttığı tüyleri ve taahhütlü mektup parçalarını tükürüyordu.
Kızıl Ejderha tekrar göründü. Her zamankinden yarım saat erken gelmişti çünkü Mantikor'un sesini duymuştu. Onu haklamaya kararlıydı. Ejderhayı gören Mantikor hemen tabanları yağladı. Sanırım çoktan anlamış olmalısınız, bu Mantikor, Ejderha avlayan türden bir Mantikor değildi.
Mantikorla Ejderha arasında bir kovalamaca başladı. Avcısından kaçamayacağını anlayan Mantikor saklanmaya karar verdi. Şehir postanesinin kapısını açık görünce hemen içeri daldı. Sabah postasının arkasına saklanmaya çalışırken Ejderha onu gördü. Vakit kaybetmeden üzerine çullandı. Bir gürültü koptu. Mantikor'un acı miyavlaması şehrin her yanından duyulabiliyordu. Yediği kediler ve içtiği sütler sesine iyi gelmişti. Ardından hüzünlü bir sessizlik oldu. Pencereleri postaneye bakan insanlar, Ejderhanın alev ve duman püskürterek postanenin merdivenlerinden indiğini gördü. Mantikor'un kürkünden koparttığı tüyleri ve taahhütlü mektup parçalarını tükürüyordu.