Ben oradaydım. Melekler Arşı-ı Âlem'de saf saf dizildiğinde heyecanlanıp o çamurdan sureti görebilmek için adım adım en önlere ilerleyebilme mücadelesi verdim ve meleklerin kanatlarının arasından sıyrılıp o çamurdan yapılan yaratığı görme fırsatını buldum. Kara, çamurdan bir heykel ortada duruyordu; Büyüklüğü yer arşından gök arşına kadar diyorlardı ama doğrusunu isterseniz bu kadar minyatür bir yaratığı görünce şaşkınlığımı gizleyemedim. Daha önce gördüğümüz hiçbir şeye benzemiyordu. Bir vardı bir yoktu sanki. Küçük ama vakur duruyor, onurlu, nerede ne yapacağı belli olmayan bir yaratığa benziyordu. Yüzü, gözleri, kulakları, burnu, ayakları, elleri, her şeyi muntazam...
Ben oradaydım. Melekler Arşı-ı Âlem'de saf saf dizildiğinde heyecanlanıp o çamurdan sureti görebilmek için adım adım en önlere ilerleyebilme mücadelesi verdim ve meleklerin kanatlarının arasından sıyrılıp o çamurdan yapılan yaratığı görme fırsatını buldum. Kara, çamurdan bir heykel ortada duruyordu; Büyüklüğü yer arşından gök arşına kadar diyorlardı ama doğrusunu isterseniz bu kadar minyatür bir yaratığı görünce şaşkınlığımı gizleyemedim. Daha önce gördüğümüz hiçbir şeye benzemiyordu. Bir vardı bir yoktu sanki. Küçük ama vakur duruyor, onurlu, nerede ne yapacağı belli olmayan bir yaratığa benziyordu. Yüzü, gözleri, kulakları, burnu, ayakları, elleri, her şeyi muntazam...