"Şüphesiz insanlık tarihi boyunca aşırılıklar hep yaşana gelmiştir. Ancak modern zamanlarda bu aşırılıklar, insanın ve toplumun ölümünü konuşturacak boyutlara varmıştır. İnsanın fiziksel ve toplumsal çevresi kirlenmiş, sömürgecilik rafine ve sofistike yöntemler kullanarak alabildiğine yayılmış; materyalist yaşam biçiminin tüm içerimleri zihniyetleri ve yaşamları kirletmiş; son yüzyılda insanlık iki büyük savaş yaşamış; ırkçılık, faşizm dünyayı kasıp kavurmuştur. Bugün geldiğimiz noktada ise, küreselleşme ve postmodernlik ile kapitalizm, materyalizm ve sömürgecilik yeni bir aşamaya ulaşmış bulunmaktadır. Doğrusu tüm bunlar, insan olma duyarlılığına sahip her bir ferde "El insaf" dedirtecek düzeydedir. Kitabımız yukarıda sıralanan içerimleri ifade etmek üzere bu ismi almıştır.
Bugün dünyaya yeni bir soluk gerekmektedir. Bu soluk, mevcut olumsuzlukları bünyesinde taşımadığı gibi, insanı tüm boyutlarıyla kuşatacak derecede kapsamlı olmalıdır. Erken modernleşme teorileri, genel olarak insanın keşfettiği alanların genişlemesi ve modernleşmenin artmasına paralel, dinin insan ve toplum hayatından geri çekileceğini iddia ediyorlardı. Ancak öyle bir noktaya geldik ki dünya büyük bir karmaşa ve kaosa doğru sürüklendiği gibi, yeni arayışlar da hızlanmıştır. İşte tam da bu noktada, İslâm'ın modern dünyaya ve günümüzün diliyle yeniden hitabı çok büyük önem taşımaktadır. Bunun temel parametreleri de çalışmanın bir önerisi olarak sunulmaktadır. Dolayısıyla paradigmal değişimden başlayarak, kavramsal düzeltme, irfan ve sonunda vasat (insaflı) bir topluma ulaşmak için Âkif'in deyişiyle "İslâm'ı asrın idrakine söyletmek" bir görev olarak ortada durmaktadır. Bu çalışma, belki buna mütevazi bir katkı sağlayacaktır..."
"Şüphesiz insanlık tarihi boyunca aşırılıklar hep yaşana gelmiştir. Ancak modern zamanlarda bu aşırılıklar, insanın ve toplumun ölümünü konuşturacak boyutlara varmıştır. İnsanın fiziksel ve toplumsal çevresi kirlenmiş, sömürgecilik rafine ve sofistike yöntemler kullanarak alabildiğine yayılmış; materyalist yaşam biçiminin tüm içerimleri zihniyetleri ve yaşamları kirletmiş; son yüzyılda insanlık iki büyük savaş yaşamış; ırkçılık, faşizm dünyayı kasıp kavurmuştur. Bugün geldiğimiz noktada ise, küreselleşme ve postmodernlik ile kapitalizm, materyalizm ve sömürgecilik yeni bir aşamaya ulaşmış bulunmaktadır. Doğrusu tüm bunlar, insan olma duyarlılığına sahip her bir ferde "El insaf" dedirtecek düzeydedir. Kitabımız yukarıda sıralanan içerimleri ifade etmek üzere bu ismi almıştır.
Bugün dünyaya yeni bir soluk gerekmektedir. Bu soluk, mevcut olumsuzlukları bünyesinde taşımadığı gibi, insanı tüm boyutlarıyla kuşatacak derecede kapsamlı olmalıdır. Erken modernleşme teorileri, genel olarak insanın keşfettiği alanların genişlemesi ve modernleşmenin artmasına paralel, dinin insan ve toplum hayatından geri çekileceğini iddia ediyorlardı. Ancak öyle bir noktaya geldik ki dünya büyük bir karmaşa ve kaosa doğru sürüklendiği gibi, yeni arayışlar da hızlanmıştır. İşte tam da bu noktada, İslâm'ın modern dünyaya ve günümüzün diliyle yeniden hitabı çok büyük önem taşımaktadır. Bunun temel parametreleri de çalışmanın bir önerisi olarak sunulmaktadır. Dolayısıyla paradigmal değişimden başlayarak, kavramsal düzeltme, irfan ve sonunda vasat (insaflı) bir topluma ulaşmak için Âkif'in deyişiyle "İslâm'ı asrın idrakine söyletmek" bir görev olarak ortada durmaktadır. Bu çalışma, belki buna mütevazi bir katkı sağlayacaktır..."