Mustafa Soyuer olgun bir ilk kitapla okuyucunun karşısına çıkıyor. Metinlerarası göndermeleri, lirizmin hiç dinmediği atmosferi ve kendinden emin duruşuyla okurunu sarsan "Ellerin Elime Değdiği Zaman", öyküde yeni bir imza olmasına rağmen uzun süre unutulmayacak bir kitap.
“Hem ne kadar uzağa gidebilirdin ki benden? Yaşıyorsak aynı gurbeti yaşıyor, kavuşuyorsak aynı sılaya kavuşuyorduk. Sen orada grip olsan ben burada burnumu çekiyordum. Sen orada azıcık üşüsen ben burada paltomun yakasını kaldırıyordum. Bir yere geç kalsan sen orada, ben burada saatime bakıyordum. Farzımuhal sen orada balkona çıksan benim burada başım dönüyordu. Ama sen bilmiyordun, kimseler bilmiyordu.”
- Uzayıp Giden O Tren Yolları
Mustafa Soyuer olgun bir ilk kitapla okuyucunun karşısına çıkıyor. Metinlerarası göndermeleri, lirizmin hiç dinmediği atmosferi ve kendinden emin duruşuyla okurunu sarsan "Ellerin Elime Değdiği Zaman", öyküde yeni bir imza olmasına rağmen uzun süre unutulmayacak bir kitap.
“Hem ne kadar uzağa gidebilirdin ki benden? Yaşıyorsak aynı gurbeti yaşıyor, kavuşuyorsak aynı sılaya kavuşuyorduk. Sen orada grip olsan ben burada burnumu çekiyordum. Sen orada azıcık üşüsen ben burada paltomun yakasını kaldırıyordum. Bir yere geç kalsan sen orada, ben burada saatime bakıyordum. Farzımuhal sen orada balkona çıksan benim burada başım dönüyordu. Ama sen bilmiyordun, kimseler bilmiyordu.”
- Uzayıp Giden O Tren Yolları