-Efendim biz filancayı görecektik.
-Neyiniz oluyor o sizin?
-Arkadaşımız olur. Ziyarette mani çıkarsa sizin yardımcı olacağınızı söylemişti. Onun için rahatsız ettik.
Müdür bir sigara yaktı. Dalgın bakışlarla üçünü ayrı ayrı süzdü. Pek de müşfik olmayan bir sesle sordu.
-Teşkilattan mısınız?
Bu beklenmedik soru karşısında afalladılar. Teşkilattan ne kastettiği tam anlaşılmıyordu. Eski parti ve yan kuruluşları çoktan kapatılmıştı. Henüz kamuoyunda tanınmayan yeni partinin müdavimi olsa muhakkak tanırlar, topu topu bir avuç insan. Teşkilat derken acaba gazetelerde bazen haber olarak geçen kurtuluş ordusu, esirleri kurtarma birliği gibi tek kişilik asılsız gizli örgütleri mi kastediyordu?
Şimdi buna ne cevap vermeli? Sorumluyu ter bastı. Soru dostane mi, hasmane mi, anlaşılmıyordu. Sağına soluna baktı, yanındakilerin başları önlerinde, kararı kendisine bırakmış sessiz duruyorlar.
Teşkilattanız dese, acaba başları derde girer miydi? Madem teşkilattansınız, hem meraklısınız da; eksik kalmayın girin arkadaşlarınızın yanına, görün bakalım dünyanın kaç bucak olduğunu, der miydi? Vereceği cevapla ikisinin vebalini de üstlenecekti. Teşkilattan değiliz, mahalleden tanıyoruz, dese, inandıkları davayı inkâr etmiş, korkmuş olacak. Gözlerini kapattı. Yaradan'a sığınıp belli belirsiz bir sesle;
-Teşkilattanız.
Müdürün asık yüzünde tebessüm belirdi. Sanki sihirli kelimeyi duymuştu.
-Deminden beri söylesenize kardeşim.
Yusuf Yılmaz Araç'tan, hikâye kitaplığına lezzetli okuma vadeden bir katkı. Kitap; yatılı okul günlerinden banka müfettişliğine, yaşadıklarını adeta yazmak için yaşamış ve hiçbir detaya duyarsız kalamamış bir gözlemcinin kuvvetli kaleminden çıkan kimi neşeli, kimi dramatik, ama hepsi keyifli 18 hikâyeden oluşuyor.
-Efendim biz filancayı görecektik.
-Neyiniz oluyor o sizin?
-Arkadaşımız olur. Ziyarette mani çıkarsa sizin yardımcı olacağınızı söylemişti. Onun için rahatsız ettik.
Müdür bir sigara yaktı. Dalgın bakışlarla üçünü ayrı ayrı süzdü. Pek de müşfik olmayan bir sesle sordu.
-Teşkilattan mısınız?
Bu beklenmedik soru karşısında afalladılar. Teşkilattan ne kastettiği tam anlaşılmıyordu. Eski parti ve yan kuruluşları çoktan kapatılmıştı. Henüz kamuoyunda tanınmayan yeni partinin müdavimi olsa muhakkak tanırlar, topu topu bir avuç insan. Teşkilat derken acaba gazetelerde bazen haber olarak geçen kurtuluş ordusu, esirleri kurtarma birliği gibi tek kişilik asılsız gizli örgütleri mi kastediyordu?
Şimdi buna ne cevap vermeli? Sorumluyu ter bastı. Soru dostane mi, hasmane mi, anlaşılmıyordu. Sağına soluna baktı, yanındakilerin başları önlerinde, kararı kendisine bırakmış sessiz duruyorlar.
Teşkilattanız dese, acaba başları derde girer miydi? Madem teşkilattansınız, hem meraklısınız da; eksik kalmayın girin arkadaşlarınızın yanına, görün bakalım dünyanın kaç bucak olduğunu, der miydi? Vereceği cevapla ikisinin vebalini de üstlenecekti. Teşkilattan değiliz, mahalleden tanıyoruz, dese, inandıkları davayı inkâr etmiş, korkmuş olacak. Gözlerini kapattı. Yaradan'a sığınıp belli belirsiz bir sesle;
-Teşkilattanız.
Müdürün asık yüzünde tebessüm belirdi. Sanki sihirli kelimeyi duymuştu.
-Deminden beri söylesenize kardeşim.
Yusuf Yılmaz Araç'tan, hikâye kitaplığına lezzetli okuma vadeden bir katkı. Kitap; yatılı okul günlerinden banka müfettişliğine, yaşadıklarını adeta yazmak için yaşamış ve hiçbir detaya duyarsız kalamamış bir gözlemcinin kuvvetli kaleminden çıkan kimi neşeli, kimi dramatik, ama hepsi keyifli 18 hikâyeden oluşuyor.