İnsanın kendi ölümünü düşünmesinin çok çekici bir yanı var. Var olmamak değil kastettiğim. Ölümün kendisi belki de, ya da etrafında yer etmiş sanatsal hisler, hatta sanatın kendisi. Yaşamı hatırlattığından yani, yaşamın kısalığını ve güzelliğini, üzerinde beliren siyah kederi. Soluk kırmızı bir çiçek, donmuş bir gözyaşı, yıkık bir tapınak gibi. Siyah beyaz sahneler doluyor zihnime bu kederi düşündükçe; benim olmayan, yaşamadığım ama içimde yer etmiş sahneler. Yaşayan ve yaşanan her şeyin tümü; tüm aşklar ve anılar, tüm kitaplar ve şarkılar, tüm insanlar ve acılar ve kalan her şey, hepsi her birimizin hayatında mevcut, çünkü biz o hayatın kendisiyiz. Ve yaşamın arka planında kısık sesle de olsa çalan cenaze marşı çağırıyor hepimizi başka bir yere. Sevgi yazgısıyla yaşayıp ölmeye,
gülümseyişi olduğu gibi gözyaşını da sevmeye.
İnsanın kendi ölümünü düşünmesinin çok çekici bir yanı var. Var olmamak değil kastettiğim. Ölümün kendisi belki de, ya da etrafında yer etmiş sanatsal hisler, hatta sanatın kendisi. Yaşamı hatırlattığından yani, yaşamın kısalığını ve güzelliğini, üzerinde beliren siyah kederi. Soluk kırmızı bir çiçek, donmuş bir gözyaşı, yıkık bir tapınak gibi. Siyah beyaz sahneler doluyor zihnime bu kederi düşündükçe; benim olmayan, yaşamadığım ama içimde yer etmiş sahneler. Yaşayan ve yaşanan her şeyin tümü; tüm aşklar ve anılar, tüm kitaplar ve şarkılar, tüm insanlar ve acılar ve kalan her şey, hepsi her birimizin hayatında mevcut, çünkü biz o hayatın kendisiyiz. Ve yaşamın arka planında kısık sesle de olsa çalan cenaze marşı çağırıyor hepimizi başka bir yere. Sevgi yazgısıyla yaşayıp ölmeye,
gülümseyişi olduğu gibi gözyaşını da sevmeye.