“Çocukken en çok vakit geçirdiğimiz yerdi Panos dedenin bahçesi.”
Çam ağaçları ve güllerle dolu kocaman bir bahçenin içinde, yeşil ahşap pergule ve panjurlarları olan taştan eski bir Rum eviydi. Yağmurlu havalarda çoluk çocuk balkonda oturup, evin saçağındaki borulardan sarnıca dolan suyu izler, hep bir ağızdan, “doldu dolacak, Allah baba biraz daha yağdır” diye nameli tekerlemeler uydurup söylerdik. Panos dedenin bahçesinde küçük odalardan oluşan kuş evleri vardı. Bahçenin değişik yerlerine dörder beşer metre kare odalar yaptırmış ve bu odalara değişik kuşlar doldurmuştu. O kuşlarını beslemeye giderken peşine takılır, durmadan bir şeyler sorardık.
“Çocukken en çok vakit geçirdiğimiz yerdi Panos dedenin bahçesi.”
Çam ağaçları ve güllerle dolu kocaman bir bahçenin içinde, yeşil ahşap pergule ve panjurlarları olan taştan eski bir Rum eviydi. Yağmurlu havalarda çoluk çocuk balkonda oturup, evin saçağındaki borulardan sarnıca dolan suyu izler, hep bir ağızdan, “doldu dolacak, Allah baba biraz daha yağdır” diye nameli tekerlemeler uydurup söylerdik. Panos dedenin bahçesinde küçük odalardan oluşan kuş evleri vardı. Bahçenin değişik yerlerine dörder beşer metre kare odalar yaptırmış ve bu odalara değişik kuşlar doldurmuştu. O kuşlarını beslemeye giderken peşine takılır, durmadan bir şeyler sorardık.