İbn Haldûn, köklerinin geçmiş tarihlere dayandığını söylediği Endülüs medeniyetinin kendi çağındaki durumunu şu cümlelerle tarif etmektedir:
Medeniyetleri kesintiye uğramış olmasına rağmen Endülüslülerin her alanda sanayilerinin güçlü olduğunu, bu konuda tam anlamıyla eksiksiz bir paylarının bulunduğunu ve bütün şehirler arasında ayırt edici özelliklerinin varlığını görüyoruz. Bu, daha önce de değindiğimiz gibi, onlarda medeniyetin kök salmış olması nedeniyledir. Medeniyetin onlarda, Endülüs Emevileri döneminde, öncesinde Gotlar döneminde ve Emevilerden sonra da Müluku't-Tavaif döneminde kök salması nedeniyledir. Endülüs'te medeniyet, burada kurulan devletlerin uzun ömürlü olmaları nedeniyle, Irak, Şam ve Mısır hariç başka hiçbir ülkenin ulaşmadığı seviyeye ulaşmıştır. Burada sanayi istikrarlı hale gelmiş; bütün türleri mükemmelleşmiş, büyümüş ve bu medeniyetin boyası sabit kalmıştır. Bu medeniyetin boyası, elbisenin boyasının elbise tamamen eskiyip ortadan kalkmadıkça ondan ayrılmaması gibi sabit kalmıştır.
İber Yarımadası'nda kurulmuş olan Emevi Devleti, Orta Çağ boyunca, kıtanın sosyoekonomik hayatında önemli bir rol oynadı. Endülüs; dönem boyunca Asya, Afrika ve Avrupa arasında her bakımdan bir köprü görevi gördü. İslam medeniyeti, Avrupa'nın batı ucunda kurulan Endülüs Emevi Devleti vasıtasıyla Avrupa'yı derinden etkiledi. Endülüs; Asyalı, Afrikalı ve Avrupalı kavimleri bir araya getirerek sosyal yönden kaynaşmalarını sağladı. Endülüs medeniyeti; Şam'dan giden Emevilerin, Araplarla Yarımada'ya gelen Kuzey Afrikalı halkların ve İber Yarımadası'nın yerli topluluklarının kaynaşmasıyla ortaya çıktı. İber Yarımadası'nda bir araya gelen bu çok çeşitli halklar, Endülüs kültür ve medeniyetini ortaya çıkardı.
Bu kitapta Endülüs medeniyetinin temellerini atan, Şam'daki tecrübelerini İber Yarımadası'na taşıyarak buradaki kurumsal yapıyı oluşturan Emevilerin sosyal ve ekonomik tarihi konu edinilmiştir. Endülüs toplumunun zenginlik kaynağı olan farklı etnik kökenden ve dinden unsurların bir araya gelmesiyle oluşan çok renkli sosyal ve kültürel ortam derinlemesine ele alınmıştır. Endülüs toplumunun iktisadi refahının kaynağı olan ziraî, sınaî ve ticarî faaliyetler; teknolojik gelişmeler; bu teknolojik gelişmelerin ekonomik başarıdaki rolü ve başarıyı sağlayan iktisadî kurumlar okuyucunun ilgisine sunulmuştur.
İbn Haldûn, köklerinin geçmiş tarihlere dayandığını söylediği Endülüs medeniyetinin kendi çağındaki durumunu şu cümlelerle tarif etmektedir:
Medeniyetleri kesintiye uğramış olmasına rağmen Endülüslülerin her alanda sanayilerinin güçlü olduğunu, bu konuda tam anlamıyla eksiksiz bir paylarının bulunduğunu ve bütün şehirler arasında ayırt edici özelliklerinin varlığını görüyoruz. Bu, daha önce de değindiğimiz gibi, onlarda medeniyetin kök salmış olması nedeniyledir. Medeniyetin onlarda, Endülüs Emevileri döneminde, öncesinde Gotlar döneminde ve Emevilerden sonra da Müluku't-Tavaif döneminde kök salması nedeniyledir. Endülüs'te medeniyet, burada kurulan devletlerin uzun ömürlü olmaları nedeniyle, Irak, Şam ve Mısır hariç başka hiçbir ülkenin ulaşmadığı seviyeye ulaşmıştır. Burada sanayi istikrarlı hale gelmiş; bütün türleri mükemmelleşmiş, büyümüş ve bu medeniyetin boyası sabit kalmıştır. Bu medeniyetin boyası, elbisenin boyasının elbise tamamen eskiyip ortadan kalkmadıkça ondan ayrılmaması gibi sabit kalmıştır.
İber Yarımadası'nda kurulmuş olan Emevi Devleti, Orta Çağ boyunca, kıtanın sosyoekonomik hayatında önemli bir rol oynadı. Endülüs; dönem boyunca Asya, Afrika ve Avrupa arasında her bakımdan bir köprü görevi gördü. İslam medeniyeti, Avrupa'nın batı ucunda kurulan Endülüs Emevi Devleti vasıtasıyla Avrupa'yı derinden etkiledi. Endülüs; Asyalı, Afrikalı ve Avrupalı kavimleri bir araya getirerek sosyal yönden kaynaşmalarını sağladı. Endülüs medeniyeti; Şam'dan giden Emevilerin, Araplarla Yarımada'ya gelen Kuzey Afrikalı halkların ve İber Yarımadası'nın yerli topluluklarının kaynaşmasıyla ortaya çıktı. İber Yarımadası'nda bir araya gelen bu çok çeşitli halklar, Endülüs kültür ve medeniyetini ortaya çıkardı.
Bu kitapta Endülüs medeniyetinin temellerini atan, Şam'daki tecrübelerini İber Yarımadası'na taşıyarak buradaki kurumsal yapıyı oluşturan Emevilerin sosyal ve ekonomik tarihi konu edinilmiştir. Endülüs toplumunun zenginlik kaynağı olan farklı etnik kökenden ve dinden unsurların bir araya gelmesiyle oluşan çok renkli sosyal ve kültürel ortam derinlemesine ele alınmıştır. Endülüs toplumunun iktisadi refahının kaynağı olan ziraî, sınaî ve ticarî faaliyetler; teknolojik gelişmeler; bu teknolojik gelişmelerin ekonomik başarıdaki rolü ve başarıyı sağlayan iktisadî kurumlar okuyucunun ilgisine sunulmuştur.