Endülüs İslam medeniyeti tecrübesi, Doğu İslam kültürü ile Hristiyan batı kültürü arasında köprü görevi görmüştür. Endülüs, Doğu ile Batı'nın buluştuğu ve kaynaştığı yeri temsil eder. Bu kültürel etkileşim, eşsiz Endülüs medeniyetinin doğmasına ve tüm Avrupa'yı etkilemesine zemin hazırlamıştır. Avrupa'nın aydınlanma çağı 16. yüzyılda İtalya'da başlamadan tam dört asır önce Endülüs'te Kurtuba ilim merkezinde İslam'ın aydınlığı çoktan başlamıştı. Endülüs medeniyeti, kendi karakteri içerisinde yetkin akılların ve İslam öğretisinin gölgesinde, bilimden sanata, mimariden edebiyata farklı kültürlerin meyvelerini bir araya getiren benzersiz bir bahçe olmuştur.
Elinizdeki kitapta, 711 yılında Avrupa'nın batısındaki İber yarımadasının Emevî Devleti komutanları Musa b. Nusayr ve Târık b. Ziyâd öncülüğündeki fethinden, 1492 yılında Gırnata'nın düşüşüne ve nihayet 1609 yılında son Müslüman varlığının yok edilmesine değin geçen süre zarfında Endülüs coğrafyasında varlık imkanı bulmuş Evzâî, Mâlikî, Hanefî, Şâfi î ve Zâhirî fıkıh okullarının serencâmı ele alınarak okuyucuya yeni ufuklar sunma hedeflenmiştir.
Endülüs İslam medeniyeti tecrübesi, Doğu İslam kültürü ile Hristiyan batı kültürü arasında köprü görevi görmüştür. Endülüs, Doğu ile Batı'nın buluştuğu ve kaynaştığı yeri temsil eder. Bu kültürel etkileşim, eşsiz Endülüs medeniyetinin doğmasına ve tüm Avrupa'yı etkilemesine zemin hazırlamıştır. Avrupa'nın aydınlanma çağı 16. yüzyılda İtalya'da başlamadan tam dört asır önce Endülüs'te Kurtuba ilim merkezinde İslam'ın aydınlığı çoktan başlamıştı. Endülüs medeniyeti, kendi karakteri içerisinde yetkin akılların ve İslam öğretisinin gölgesinde, bilimden sanata, mimariden edebiyata farklı kültürlerin meyvelerini bir araya getiren benzersiz bir bahçe olmuştur.
Elinizdeki kitapta, 711 yılında Avrupa'nın batısındaki İber yarımadasının Emevî Devleti komutanları Musa b. Nusayr ve Târık b. Ziyâd öncülüğündeki fethinden, 1492 yılında Gırnata'nın düşüşüne ve nihayet 1609 yılında son Müslüman varlığının yok edilmesine değin geçen süre zarfında Endülüs coğrafyasında varlık imkanı bulmuş Evzâî, Mâlikî, Hanefî, Şâfi î ve Zâhirî fıkıh okullarının serencâmı ele alınarak okuyucuya yeni ufuklar sunma hedeflenmiştir.