Endülüs'te zühd şiiri, hicrî III. asrın başlarında belirmeye başlayan eğlence, lüks ve sefâhat düşkünlüğüne tepki olarak ortaya çıkmıştır. Mulûku't-Tavâif döneminde ise kötüleşen siyâsî ve ekonomik şartların yanı sıra lüks hayat özentisi, eğlence ve içki meclisleri, ahlâkî sapmalar, erkeğe gazel ve zındıklık gibi toplum yapısını bozan alışkanlıklar yayılmıştır. Bütün bunlara reaksiyon olarak zühd şiiri büyük bir gelişme göstermiş, dönemin zâhid şairleri şiirleri aracılığıyla dînî, siyâsî ve sosyal çarpıklıkların girdabındaki Müslüman topluma rehberlik ederek Endülüs'ün yıkılışına engel olmaya çalışmışlardır. Bu gayretler sonucunda zühd, Doğu'da Ebu'l-‘Atâhiye'de olduğu gibi ahlâkî ve edebî değeri olan güçlü bir ekol haline gelmiştir. Hatta Endülüslüler, zühd şiirinin bolluğu, yeni manalar türetme ve zühdü etkileyici bir şekilde tasvir etme bakımından Doğuluları geçmişlerdir. Murâbıtlar ve Muvahhidler dönemine gelindiğinde ise, her iki devlet yöneticilerinin de kendi bölgelerinde dine hizmet eden şairleri teşvik etmeleri sayesinde, zühd şiiri yükselen grafiğini sürdürmüş ve şairlerin işlediği en geniş konulardan biri haline gelmiştir.
Çalışmada Endülüs'ün sosyal, kültürel ve siyasî çevresinden izler taşıyan zühd şiirleri tercih edilmeye çalışılmıştır. Seçilen bu kasideler, sosyal, dînî, kültürel ve dilsel gibi farklı açılardan analize tabi tutularak buradaki büyük İslâm medeniyetinin yıkılmasıyla alakalı bazı noktalar, Araplar için bir vesika ve sicil belgesi hüviyetinde olan şiirler üzerinden sunulmaya çalışılmıştır.
Endülüs'te zühd şiiri, hicrî III. asrın başlarında belirmeye başlayan eğlence, lüks ve sefâhat düşkünlüğüne tepki olarak ortaya çıkmıştır. Mulûku't-Tavâif döneminde ise kötüleşen siyâsî ve ekonomik şartların yanı sıra lüks hayat özentisi, eğlence ve içki meclisleri, ahlâkî sapmalar, erkeğe gazel ve zındıklık gibi toplum yapısını bozan alışkanlıklar yayılmıştır. Bütün bunlara reaksiyon olarak zühd şiiri büyük bir gelişme göstermiş, dönemin zâhid şairleri şiirleri aracılığıyla dînî, siyâsî ve sosyal çarpıklıkların girdabındaki Müslüman topluma rehberlik ederek Endülüs'ün yıkılışına engel olmaya çalışmışlardır. Bu gayretler sonucunda zühd, Doğu'da Ebu'l-‘Atâhiye'de olduğu gibi ahlâkî ve edebî değeri olan güçlü bir ekol haline gelmiştir. Hatta Endülüslüler, zühd şiirinin bolluğu, yeni manalar türetme ve zühdü etkileyici bir şekilde tasvir etme bakımından Doğuluları geçmişlerdir. Murâbıtlar ve Muvahhidler dönemine gelindiğinde ise, her iki devlet yöneticilerinin de kendi bölgelerinde dine hizmet eden şairleri teşvik etmeleri sayesinde, zühd şiiri yükselen grafiğini sürdürmüş ve şairlerin işlediği en geniş konulardan biri haline gelmiştir.
Çalışmada Endülüs'ün sosyal, kültürel ve siyasî çevresinden izler taşıyan zühd şiirleri tercih edilmeye çalışılmıştır. Seçilen bu kasideler, sosyal, dînî, kültürel ve dilsel gibi farklı açılardan analize tabi tutularak buradaki büyük İslâm medeniyetinin yıkılmasıyla alakalı bazı noktalar, Araplar için bir vesika ve sicil belgesi hüviyetinde olan şiirler üzerinden sunulmaya çalışılmıştır.