Hallac-ı Mansur, İslam tasavvuf felsefesini o bilinen durağan yapısını temelinden sarsan, ona yeni aktivite, yeni biçimler, yeni görevler, yeni işlevler yükleyen bir dehadır.
Tahrip edilmiş birçok yazılı kaynaklar, Hallac-ı Mansur gerçeğini her türlü karalamalara rağmen yok edememiştir. Bütün tahribatlara rağmen Hallâc-ı Mansur düşüncesi günümüze dek gelmiştir.
Hallac, “Ene-l Aşk“ şehidi geleneğinin piri olarak kabul edilir. Aşk şarabı içen Hallac, sarhoşluk halinde “Ene-l Hak-Ben Hakkım“ deyip kendinden geçer ve “Bir“liğe ulaşır. Nefsini öldürerek “ebedi birlik“le arasındaki perdeyi kaldırmayı prensip edinen sufiler de Hallac'ın bu düşüncesini benimsemişlerdir.
Hallac-ı Mansur, İslam tasavvuf felsefesini o bilinen durağan yapısını temelinden sarsan, ona yeni aktivite, yeni biçimler, yeni görevler, yeni işlevler yükleyen bir dehadır.
Tahrip edilmiş birçok yazılı kaynaklar, Hallac-ı Mansur gerçeğini her türlü karalamalara rağmen yok edememiştir. Bütün tahribatlara rağmen Hallâc-ı Mansur düşüncesi günümüze dek gelmiştir.
Hallac, “Ene-l Aşk“ şehidi geleneğinin piri olarak kabul edilir. Aşk şarabı içen Hallac, sarhoşluk halinde “Ene-l Hak-Ben Hakkım“ deyip kendinden geçer ve “Bir“liğe ulaşır. Nefsini öldürerek “ebedi birlik“le arasındaki perdeyi kaldırmayı prensip edinen sufiler de Hallac'ın bu düşüncesini benimsemişlerdir.