Topraktan suyun çekilmesi gibi, vicdanlardan merhamet çekilirse insanlık ölür...
Kurtuluş savaşı yıllarında Yunanistan, Anadolu'yu işgal ederek buralarda yaşayan yerli Rum ve Ermeni halkı kışkırtmış ve onlara çeteler kurdurtmuştu. Bu çeteler Türk köylerini basarak katliamlar gerçekleştiriyorlardı. Yalova'nın Kocadere köyleri ile Engere köyünde yüz yıllardır kardeşlik türküleri yükselirken, 1921 yılında çetelerin bu üç köyü birbirine düşürmesi sonucu korkunç katliamlar gerçekleşti.
Engere Rum köyüne konuşlanan Yunan kuvvetleri çetelerinde desteğini alarak 350 haneli Kocadere-i Bala Türk köyüne saldırmıştı. Köyün yarısını Dersaadet'e (İstanbul) gönderme yalanıyla kayıklara doldurmuş ve halkı deniz ortasında kurşuna dizerek kayıkları batırmışlardı. Geriye kalan köylüyü ise Engere kayalıklarından denize atarak parçalara ayırmışlardı.
Diğer Kocadere köyü olan Kocadere- Zir köyü de aynı akıbete uğramış ve 850 haneli köyü basan Yunan kuvvetleri ve çeteler köylünün tamamını Bekir Çavuş'un evine doldurup ateşe vermişlerdi.
İşte bu katliamlardan sadece üç-beş kişi dağlara kaçarak kurtulabilmişti. Romanımızın başkahramanı olan Sabri Kâhya da bu kurtulanlardan birisiydi... İşte bu tarihi roman da Sabri Kâhya'nın, Kocadere baskınında yakalanışı, sonra esaretten kurtulup Engere'de esir tutulan ailesini kurtarma girişimi ve daha sonra dağa kaçıp günler sonra Bursa'ya oradan da İstanbul'a uzanan mücadelesinin hikâyesidir...
İşte bu katliamlardan sadece üç-beş kişi dağlara kaçarak kurtulabilmişti. Romanımızın başkahramanı olan Sabri Kâhya da bu kurtulanlardan birisiydi... İşte bu tarihi roman da Sabri Kâhya'nın, Kocadere baskınında yakalanışı, sonra esaretten kurtulup Engere'de esir tutulan ailesini kurtarma girişimi ve daha sonra dağa kaçıp günler sonra Bursa'ya oradan da İstanbul'a uzanan mücadelesinin hikâyesidir...
Topraktan suyun çekilmesi gibi, vicdanlardan merhamet çekilirse insanlık ölür...
Kurtuluş savaşı yıllarında Yunanistan, Anadolu'yu işgal ederek buralarda yaşayan yerli Rum ve Ermeni halkı kışkırtmış ve onlara çeteler kurdurtmuştu. Bu çeteler Türk köylerini basarak katliamlar gerçekleştiriyorlardı. Yalova'nın Kocadere köyleri ile Engere köyünde yüz yıllardır kardeşlik türküleri yükselirken, 1921 yılında çetelerin bu üç köyü birbirine düşürmesi sonucu korkunç katliamlar gerçekleşti.
Engere Rum köyüne konuşlanan Yunan kuvvetleri çetelerinde desteğini alarak 350 haneli Kocadere-i Bala Türk köyüne saldırmıştı. Köyün yarısını Dersaadet'e (İstanbul) gönderme yalanıyla kayıklara doldurmuş ve halkı deniz ortasında kurşuna dizerek kayıkları batırmışlardı. Geriye kalan köylüyü ise Engere kayalıklarından denize atarak parçalara ayırmışlardı.
Diğer Kocadere köyü olan Kocadere- Zir köyü de aynı akıbete uğramış ve 850 haneli köyü basan Yunan kuvvetleri ve çeteler köylünün tamamını Bekir Çavuş'un evine doldurup ateşe vermişlerdi.
İşte bu katliamlardan sadece üç-beş kişi dağlara kaçarak kurtulabilmişti. Romanımızın başkahramanı olan Sabri Kâhya da bu kurtulanlardan birisiydi... İşte bu tarihi roman da Sabri Kâhya'nın, Kocadere baskınında yakalanışı, sonra esaretten kurtulup Engere'de esir tutulan ailesini kurtarma girişimi ve daha sonra dağa kaçıp günler sonra Bursa'ya oradan da İstanbul'a uzanan mücadelesinin hikâyesidir...
İşte bu katliamlardan sadece üç-beş kişi dağlara kaçarak kurtulabilmişti. Romanımızın başkahramanı olan Sabri Kâhya da bu kurtulanlardan birisiydi... İşte bu tarihi roman da Sabri Kâhya'nın, Kocadere baskınında yakalanışı, sonra esaretten kurtulup Engere'de esir tutulan ailesini kurtarma girişimi ve daha sonra dağa kaçıp günler sonra Bursa'ya oradan da İstanbul'a uzanan mücadelesinin hikâyesidir...