"Biçimlendirilmeye ihtiyacı olan bir masal var elimde. Çünkü anlatıla anlatılabüyük bir yalana dönüştü."
İlk öykü kitabıyla okuyucunun karşısına çıkan Tuncay Durmuş, anlatımıyla geleneksel öykü kalıbının dışına çıkıyor, geçmişindeki resim sanatı tecrübelerinin de etkisiyle görsellik, anlatımının başat unsurlarından biri oluyor. Modern dünyanın vazgeçilmezlerinden olan psikiyatri bilimine hem yaslanan hem de bu vazgeçilmezle hesaplaşan yazar, metaforik anlatımını rüya ve sanrılarla da zenginleştiriyor. Birbirinden bağımsız görünen bu öyküler, sıklıkla kullanılan kimi imgelerle birlikte bütünlüklü bir anlatıya dönüşüyor. Farklı üslubu ve modern anlatımıyla edebiyat dünyasına yeni bir öykücü katılıyor.
"Bir, iki, üç. Yanlış portakalı yedim."
"Adı geçen kişi benzer durumları üç yıldır yaşadığını, ilk önceleri evinin bahçesinde yaptığı tahribatla duygularını kontrol edebilir halde iken, zamanla elektrikli testereyle dolabındaki kıyafetleri kesmeye başladığını ve elbise parçalarını yaklaşık iki buçuk metre kare olan mutfaktaki dolap kapaklarına yapıştırarak orayı daha renkli hale getirip rahatlayabildiğim belirtmiştir. O zamanlar anneannesi tarafından, çok nadiren açılan sandığın örtüsü kaldırılmış, içinden çıkarılan kırmızı tuz gizlice yemeğine katılmaya başla nmış ama sonra tuzu kendiliğinden bırakmış ve üç yıldır tuzsuzmuş."
"Biçimlendirilmeye ihtiyacı olan bir masal var elimde. Çünkü anlatıla anlatılabüyük bir yalana dönüştü."
İlk öykü kitabıyla okuyucunun karşısına çıkan Tuncay Durmuş, anlatımıyla geleneksel öykü kalıbının dışına çıkıyor, geçmişindeki resim sanatı tecrübelerinin de etkisiyle görsellik, anlatımının başat unsurlarından biri oluyor. Modern dünyanın vazgeçilmezlerinden olan psikiyatri bilimine hem yaslanan hem de bu vazgeçilmezle hesaplaşan yazar, metaforik anlatımını rüya ve sanrılarla da zenginleştiriyor. Birbirinden bağımsız görünen bu öyküler, sıklıkla kullanılan kimi imgelerle birlikte bütünlüklü bir anlatıya dönüşüyor. Farklı üslubu ve modern anlatımıyla edebiyat dünyasına yeni bir öykücü katılıyor.
"Bir, iki, üç. Yanlış portakalı yedim."
"Adı geçen kişi benzer durumları üç yıldır yaşadığını, ilk önceleri evinin bahçesinde yaptığı tahribatla duygularını kontrol edebilir halde iken, zamanla elektrikli testereyle dolabındaki kıyafetleri kesmeye başladığını ve elbise parçalarını yaklaşık iki buçuk metre kare olan mutfaktaki dolap kapaklarına yapıştırarak orayı daha renkli hale getirip rahatlayabildiğim belirtmiştir. O zamanlar anneannesi tarafından, çok nadiren açılan sandığın örtüsü kaldırılmış, içinden çıkarılan kırmızı tuz gizlice yemeğine katılmaya başla nmış ama sonra tuzu kendiliğinden bırakmış ve üç yıldır tuzsuzmuş."