İmanda suje (inanan) obje (inanılan) dualizmini ortadan kaldırmak mümkün değildir. Mistik tecrübede bu dalitenin yok olduğunu kabul etmek ontolojik açıdan tamamen imkansızdır. Suje durumundaki insanla obje durumundaki Tanrı aynı varlık alanına ait değildirler. Bu taktirde mistik tecrübeyle ulaşıldığı ileri sürülen "birlik"te imanın ortadan kalkması, onun yerini "ma'rifet", "vecd" vs.'nin doldurması mümkün olamaz. Dolayısıyla "mistik" ya da "sufi" hiçbir zaman imanı aştığını söyleyemez. Suje-obje ikiliğini esas alan epistemolojik iman mistisizme ve monizme kapalıdır. Bu demektir ki suje-obje ikiliğini kaldıran mistik ve monist görüşlerde bir iman ilişkisinde, dolayısıyla bir "ahlak" ilişkisinden söz etmek mümkün görünmemektedir.
İmanda suje (inanan) obje (inanılan) dualizmini ortadan kaldırmak mümkün değildir. Mistik tecrübede bu dalitenin yok olduğunu kabul etmek ontolojik açıdan tamamen imkansızdır. Suje durumundaki insanla obje durumundaki Tanrı aynı varlık alanına ait değildirler. Bu taktirde mistik tecrübeyle ulaşıldığı ileri sürülen "birlik"te imanın ortadan kalkması, onun yerini "ma'rifet", "vecd" vs.'nin doldurması mümkün olamaz. Dolayısıyla "mistik" ya da "sufi" hiçbir zaman imanı aştığını söyleyemez. Suje-obje ikiliğini esas alan epistemolojik iman mistisizme ve monizme kapalıdır. Bu demektir ki suje-obje ikiliğini kaldıran mistik ve monist görüşlerde bir iman ilişkisinde, dolayısıyla bir "ahlak" ilişkisinden söz etmek mümkün görünmemektedir.