“Her şeyin iki yüzü vardır, diye okumuştu bir yerde. Dünyanın iki yüzü vardır. İnsanın iki yüzü. Hayatın, ölümün, tanrının ve şeytanın… Karıncaların ve yıldızların, renklerin ve şiirlerin iki yüzü vardır. Dünya dengedir, dünya dengenin eylediğidir. İnsan da dünyanın tekerleğinde dönen bir toz zerresidir.
İnsanın da iki yüzü vardır. Bir yüzü cennete, bir yüzü cehenneme bakar. Bir yüzü göğe, bir yüzü toprağa bakar. Bir yüzü iyiye bakar, bir yüzü kötüye… Bir yüzü ateşe, biri suya… Biri denize, diğeri havaya… Bir yüzü kanat çırpar, bir yüzü demir alır. Bir yüzü doğruya bakar insanın. Biri yanlışa. Bir yüzü çiçek açar, diğer yüzüne kış gelir.
İnsanın iki yüzü vardır. Biri gerçeğe dönüktür. Biri yalana.”
Menekşe Okyay; Erguvan Kırıkları ile hayatın acımasız taraflarını da inceliklerini de nahif bir dille okura sunuyor. İmkânsız aşklar, biten ilişkiler; şiirlerle, dildeki ritimle unuttuğumuz duyguları yeniden canlandırıyor. Okyay'ın öykü dünyası sadece erguvanlardan, şiirlerden ibaret değil; ötekileştirilmiş insanlar, vicdan yakan meseleler ve ölüm/yokluk da onun öykü atmosferinde. Yaşamlarındaki zorluklara tutunmaya çalışan, gücü yettiğince direnen, diyaloglarıyla okuru kalbinden vuran karakterleriyle gerçekleri yüzünüze çarparken, aynı zamanda da umudu sol yakasından eksik etmeyen öyküler. Hem yaşamı hem ölümü aynı çarpıcılıkla anlatan bir kitap.
“Her şeyin iki yüzü vardır, diye okumuştu bir yerde. Dünyanın iki yüzü vardır. İnsanın iki yüzü. Hayatın, ölümün, tanrının ve şeytanın… Karıncaların ve yıldızların, renklerin ve şiirlerin iki yüzü vardır. Dünya dengedir, dünya dengenin eylediğidir. İnsan da dünyanın tekerleğinde dönen bir toz zerresidir.
İnsanın da iki yüzü vardır. Bir yüzü cennete, bir yüzü cehenneme bakar. Bir yüzü göğe, bir yüzü toprağa bakar. Bir yüzü iyiye bakar, bir yüzü kötüye… Bir yüzü ateşe, biri suya… Biri denize, diğeri havaya… Bir yüzü kanat çırpar, bir yüzü demir alır. Bir yüzü doğruya bakar insanın. Biri yanlışa. Bir yüzü çiçek açar, diğer yüzüne kış gelir.
İnsanın iki yüzü vardır. Biri gerçeğe dönüktür. Biri yalana.”
Menekşe Okyay; Erguvan Kırıkları ile hayatın acımasız taraflarını da inceliklerini de nahif bir dille okura sunuyor. İmkânsız aşklar, biten ilişkiler; şiirlerle, dildeki ritimle unuttuğumuz duyguları yeniden canlandırıyor. Okyay'ın öykü dünyası sadece erguvanlardan, şiirlerden ibaret değil; ötekileştirilmiş insanlar, vicdan yakan meseleler ve ölüm/yokluk da onun öykü atmosferinde. Yaşamlarındaki zorluklara tutunmaya çalışan, gücü yettiğince direnen, diyaloglarıyla okuru kalbinden vuran karakterleriyle gerçekleri yüzünüze çarparken, aynı zamanda da umudu sol yakasından eksik etmeyen öyküler. Hem yaşamı hem ölümü aynı çarpıcılıkla anlatan bir kitap.