20. yüzyıl Rus şiirinin büyük ustalarından Boris Pasternak (1890-1960), 1958'de Nobel Edebiyat Ödülü'nü aldığında hem kendi ülkesinde hem uluslararası edebiyat dünyasında uzun süredir tanınmış bir şairdi. Ressam bir baba ile piyanist bir annenin oğlu olan Pasternak, felsefe ve filoloji eğitimi görmüştür. Önce müzikle ilgilenmiş, 1914'te yayımlanan ilk şiir kitabı “Bulutlardaki İkiz“i, 1916' da “Sınırların Üstünde“, 1922'de de Kızkardeşim Hayat izlemişti. İki Dünya Savaşı arasındaki zor yılları manevi baskı altında yaşayan; 1930'lu yıllarda daha çok önemli şairlerden çeviriler yaparak çalışmalarını sürdüren Pasternak, Shakespeare'in de en başarılı çevirmeni olarak ün yaptı. 1957'de yayımlanan Doktor Jivago, onu bir kere daha edebiyat dünyasının gündemine taşıdı. Pasternak'a göre şiir tarihin içinden hayatla birleşerek akan bir nehir gibiydi. Pasternak şiirde yazarken olduğu gibi konuşurken de müziğin yalnızca sözcüklerin sesine dayanmadığına, bu özelliğin seslilerle sessizlerin uyumundan değil, söylenen sözlerle onların arasındaki ilişkiden kaynaklandığına inanıyordu. Onun için anlam, yani içerik, her zaman daha önemliydi.
Bu kitap, genç yaşta yitirdiğimiz şair Azer Yaran'ın Pasternak'ın kitaplarından seçip Rusça'dan başarıyla çevirdiği şiirleri bir araya getiriyor.
20. yüzyıl Rus şiirinin büyük ustalarından Boris Pasternak (1890-1960), 1958'de Nobel Edebiyat Ödülü'nü aldığında hem kendi ülkesinde hem uluslararası edebiyat dünyasında uzun süredir tanınmış bir şairdi. Ressam bir baba ile piyanist bir annenin oğlu olan Pasternak, felsefe ve filoloji eğitimi görmüştür. Önce müzikle ilgilenmiş, 1914'te yayımlanan ilk şiir kitabı “Bulutlardaki İkiz“i, 1916' da “Sınırların Üstünde“, 1922'de de Kızkardeşim Hayat izlemişti. İki Dünya Savaşı arasındaki zor yılları manevi baskı altında yaşayan; 1930'lu yıllarda daha çok önemli şairlerden çeviriler yaparak çalışmalarını sürdüren Pasternak, Shakespeare'in de en başarılı çevirmeni olarak ün yaptı. 1957'de yayımlanan Doktor Jivago, onu bir kere daha edebiyat dünyasının gündemine taşıdı. Pasternak'a göre şiir tarihin içinden hayatla birleşerek akan bir nehir gibiydi. Pasternak şiirde yazarken olduğu gibi konuşurken de müziğin yalnızca sözcüklerin sesine dayanmadığına, bu özelliğin seslilerle sessizlerin uyumundan değil, söylenen sözlerle onların arasındaki ilişkiden kaynaklandığına inanıyordu. Onun için anlam, yani içerik, her zaman daha önemliydi.
Bu kitap, genç yaşta yitirdiğimiz şair Azer Yaran'ın Pasternak'ın kitaplarından seçip Rusça'dan başarıyla çevirdiği şiirleri bir araya getiriyor.